Göstergebilim ve Sinema
GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN FİLM ÇÖZÜMLEMESİ: EŞKIYA FİLMİ ÖRNEĞİ
Göstergebilim bir inceleme yöntemidir ve belirli yöntemleri bulunmaktadır. Bu yöntemlerin en
başında ise nesnellik gelir. Öyle ki, toplum ve insan bilimlerine nesnel olma durumunu göstergebilimin
getirdiği ifade edilmektedir. Göstergebilim, bütün toplum ve insan bilimlerine olmasa bile kendi
kendine nesnel olma koşulunu getirmiştir (Akerson, 2005, s.15). Barthes, kullandığımız dilin içinde
olduğumuz çevre yani doğa olduğunu aynı zamanda da kullanıcısına sınır çizdiğini söyler (Barthes,
1999, s.17-18). Dilin sınırlı olması durumu yazı ve ses dışında görsel öğelerin de etkili bir biçimde
kullanılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu durum göstergelerin kullanımına da sebep olmaktadır.
Sinemada anlam üretimi ve iletimini oluşturan göstergeler Roland Barthes’in da ifade ettiği üzere düz
anlam ve yan anlam olarak ikiye ayrılmaktadır.
Düz anlam kavramı, filmi izlerken karşımıza çıkan
sahnelerin bütününden doğrudan ne algıladığımızı ifade etmektedir. Yan anlam ise filmin senaryo ve
öykü sürecinde düz anlam olarak karşımıza çıkan görüntülerin ardında bir anlam arama çabası olarak
özetlenebilir. Anlam üretme açısından sinemanın diğer sanat dallarına göre daha kolay bir dili olduğu
düşünülmektedir. Christian Metz’e göre sinema kolay bir sanat dalıdır ve daimî olarak bu kolaylığın
kurbanı olma tehlikesi ile iç içedir (Monaco, 2013, s.157). Bu sebepten dolayı sinemayı ve sinemada
üretilen anlamı açıklamak zordur. Zira onu düz olarak anlamak daha kolaydır.
Gösterge ise en genel tanımı ile kendi dışında başka bir şeyi ifade eden ve bu sebepten dolayı temsil
ettiği olgunun yerine konabilecek bir form, biçim, nesne vb. olarak tanımlanmaktadır. Dilbilimciler
sesi, görüntüyü kısacası bütünü gösteren kavramı da gösterilen olarak adlandırmaktadırlar (Rıfat,
2014, s.11). Ferdiand de Saussure, göstergenin bir nesne ile birleşmediğini yalnızca bir gösteren ile
gösterileni birleştirdiğini söyler. Gösteren ve gösterilen arasındaki bağlam doğal değil rastlantısaldır
(Büker, 2010, s.33). Sinemada anlam üretme süreci dizimsel yaklaşım ve dizisel yaklaşım olmak
üzere temelde iki kaynaktan ortaya çıkar. Dizimsel yaklaşım Vladimir Propp’un biçimbilimini
kaynak alır ve anlatıdaki gerçekleşen olayların sekans bağlamındaki gelişimleri üzerinde durur.
Dizisel yaklaşımda ise Claude Levi-Strauss’un yapısalcı yaklaşımlarını referans alınır ve ilgili anlatı
içinde yer alan ikili karşıtlıklar ile öykünün anlatımı incelenir (Parsa, 2008, s.71).
Roland Barthes göstergebilimi dört ana başlıkta değerlendirir. Bunlar; kullanılan dil ile söz, gösterilen
ile gösteren, dizge ile dizim, düz anlam ile yan anlam şeklindedir. Bahsi geçen tüm kavramlar ikili
zıtlıklar içermektedir ve Barthes’a göre gösterge, gösteren ile gösterilenden ibarettir (Barthes, 1994,
s.77). Göstergebilim, bütünü oluşturan öğelerin aralarında bir bağıntı olduğu ve sistemli bir dayanışma
ile tasarımın ortaya çıktığı fikrini savunur. Bu sebeple tasarım ürünü içerisinde var olan semboller,
kültürel kodlar, kullanılan renkler hatta yazılar dahi göstergebilimsel analizin konusu olabilmektedir.
Göstergebilimsel inceleme, bir tasarım ürününün içeriğinde bulunan anlatı kodlarının tümünün
belirli bir çerçevede analiz edilmesi ile yapılır. Tasarım içinde anlatı öğeleri doğrudan mesaj olarak
verilebileceği gibi gizlenerek de sunulabilir. Bu sebepledir ki analiz edilmeye ve anlamlandırılmaya
çalışılan göstergeler birbirinden farklı özelliklere sahip olabilirler. Sinema filmlerinde kullanılan
kültürel kodlar ve semboller dışında aktörlerin mimikleri, karakterler arasındaki diyalogların ifade
ediliş biçimi hatta cümleleri vurgulama biçimleri dahi göstergebilimsel analizin konusu olabilmektedir.
Bunlara ek olarak bir sinema filminde bulunan metaforlar ve imgeler analiz edilerek filmin anlatı
yapısı içinde verilen derin mesajları ve alt metinleri çözümlemek de mümkündür.
Göstergebilimsel
çözümleme yöntemleri sinema filmlerini çözümlemek için kullanılabildiği gibi bir sinema filmini
eleştirmek için de kullanılabilir.
Göstergeler günlük hayatı kolaylaştırmak amacı ile de kullanılırlar. Trafik levhaları, motorlu
araçlarda bulunan akaryakıt göstergeleri gibi somut örnekler de göstergelere örnek olarak verilebilir.
Bir otomobil sürücüsü akaryakıt göstergesine bakarak deposunda ne kadar yakıt kaldığına dair fikir yürütebilir. Fikri yürütebilmesi için ön koşul göstergeyi okuyabilmesinden geçer. Gösterge
üzerinde yer alan çizgilerin ne işe yaradığına dair ön bilgisi olmayan bir kişi için bu gösterge anlam
taşımayacaktır (Akerson, 2005, s.21). Bu bağlamda göstergebilim hem göstergenin kendisine hem
de göstergelerin içeriğinde bulunan kodlara dolayısı ile de kod içindeki kültüre odaklanır (Yengin,
2017, s.83). Kültürel kod içeren her türlü gösterge alt metni bilinmediği sürece anlamlandırılamaz
ve anlaşılamaz.
Filmin analizinde Saussure’ün yapısalcılık anlayışından yararlanılacaktır. Bu sebeple filmde var
olan ikili zıtlıklar detaylandırılacaktır. Saussure’ün yapısalcılık anlayışı her işaret veya kelimeyi
birbirinden ayırt etmek için ikili zıtlıkların kullanıldığı üzerinedir. Varlık ve yokluk, içerik ve
biçim gibi ikili kavramlar bu yaklaşımda önemli bir yere sahiptir. Örnek olarak kara kelimesi ak
kelimesinden farklıdır ancak kara kelimesinin anlaşılması için ak kelimesinin anlamı önem arz eder.
Yapısal dilbilimin kurucusu olan Saussure’e göre dilde her unsur ayrım ve eş zamanlı olarak da
uygunluklar ile ilişkilidir. Uygunluk ve ayrım kavramı sinema anlatısının iç yapısını özetler. Bu
sebeple anlamlar da iki ayrı şekilde sunulabilir. Sinema perdesinde görünen her öğe bir göstergedir
dolayısı ile de anlam barındırır. Bu anlamları daha da belirgin hale getirebilmek için de çeşitli
karşıtlıklar kullanılır. Bu şekli ile ikili zıtlıklar işaretlerin ve anlamların oluşumunu belirler (Karaca,
2021, s.1428-1420). Çalışmada Saussure’ün anlayışına ek olarak Barthes’ın göstergebilimsel analiz
tekniğinden de faydalanılmıştır. Barthes’a göre bir işaret gösterilen ve gösterenden oluşur. Bu
yaklaşıma göre görünen düz anlam ve görünmeyen yan anlam olmak üzere iki ayrı anlamlandırma
karşımıza çıkar. Düz anlam görünen, somut anlamı ifade ederken yan anlam ise işaretlerin altında
bulunan toplumsal ideoloji ve kültür ile şekillenmiş doğrudan görünmeyen anlamdır (Guiraud, 2016,
s. 45-46). Suassure ve Barthes’a ait gösterge modelleri Görsel 1’de görülmektedir.
Görsel 1: Saussure’un ve Barthes’ın Gösterge Modelleri (Açıcı ve Bal, 2020 s. 299).
Özetle, insanlar gündelik hayatlarında kültürel kodlar, semboller ve çeşitli imgeler ile dolu bir çevrede
yaşamaktadırlar. İletişimi daha etkin bir biçimde yapabilmek amacı ile üretilen göstergeler herhangi
bir fikri, düşünceyi veya içinde bulunulan durumu etkili biçimde iletebilmek için kullanılırlar.
Eşkıya Filminin Göstergebilimsel Olarak Çözümlenmesi
Filmin Konusu
Baran köyde yaşayan bir gençtir ve aynı köyde yaşayan Keje isimli bir kıza aşıktır. Köyün ağası
bir gün Baran’ın babasını mayınlı araziye gönderir ve mayın patlaması sonucu babası ölür. Baran
bu durum üzerine köyün ağasına isyan edip ağanın adamları ile çatışır ve bazılarını öldürür. Bu
olayların yaşanmasından sonra dağlara çıkarak bir eşkıya grubuna katılır. 1960 yılında Baran’ın da
içinde bulunduğu bir grup eşkıya askerler tarafından Cudi Dağı’nda yakalanır. Yakalanan eşkıyalar
ülkenin çeşitli hapishanelerine gönderilirler. Baran çeşitli suçlardan dolayı ceza alır. Cezaevinde
ağa tarafından Baran’ı öldürmesi için gönderilen başka tetikçileri de öldürdüğü için toplam 35 sene
cezaevinde yatar. Yakalanan tüm eşkıyalar yıllar içinde çeşitli hastalıklardan veya hapishanede olan
hesaplaşmalardan dolayı ölürler. Eşkıya grubu içinde hayatta kalabilen tek kişi Baran’dır. Cezasını
bitirdikten sonra ilk olarak köyüne döner ancak doğup büyüdüğü köye baraj yapıldığı için doğduğu topraklar sular altında kalmıştır. Kendisini kimin jandarmaya ihbar ettiğini öğrenmek üzere yıllar
sonra geçmişin izlerini sürmeye başlayan Baran, yıllardır bilmediği bir gerçekle yüzleşir. Hapse
girmesine sebep olan kişinin Berfo isminde en yakın çocukluk arkadaşı olduğunu öğrenir. Berfo,
Baran’ı askerlere ihbar etmiş ve Baran’ın altınlarını çalarak sevdiği kız olan Keje’yi beraberinde
İstanbul’a götürmüştür. Bu durumu öğrenen Baran hayatında hiç görmediği bir şehir olan İstanbul’a
gitmeye ve Keje ile Berfo’yu bulmaya karar verir ancak İstanbul’da oldukları bilgisi dışında başka
bir bilgiye de sahip değildir. Tren ile İstanbul’a giderken yolculuk esnasında Cumali isminde bir
genç ile tanışır. Cumali, İstanbul’un arka sokaklarında uyuşturucu, kumar, gasp ve benzeri suç
olaylarının içinde yaşayan ve çocukluğu problemli geçmiş biridir. Tren yolculuğu sona erdiğinde
narkotik polisi trene baskın yapar. Cumali’nin elindeki çantada uyuşturucu madde bulunmaktadır ve
Cumali panik halinde elindeki çantayı Baran’a verir. Baran’a ezberlemesi için hızlıca Beyoğlu’nda
bulunan bir adresi verir ve mutlaka çantayı oraya getirmesi gerektiğini söyler. Baran’ın çantayı
Beyoğlu’nda bulunan adrese düzgün bir biçimde getirmesiyle Baran ve Cumali arasındaki tanışıklık
yerini dostluğa bırakır.
Özetle, toplumda yer alan farklı sınıflardan iki erkeğin bir sebeple bir araya gelmesi filmin esas
hikayesini oluşturur. Köylü-şehirli, doğu-batı, genç-yaşlı, 1960’lar ve 1990’lar gibi farklı zaman ve
değer yargılarını taşıyan iki karakter filmin anlatı yapısı ile baba ve oğul ilişkisi kurmayı başarırlar.
Filmin Künyesi
Yapımcı: Mine Vargı
Yapım Yılı: 1996
Filmin Süresi: 128 Dakika
Yönetmen: Yavuz Turgul
S
enaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Uğur İçbak
Müzik: Erkan Oğur
Dağıtıcı: Warner Bros.
Stüdyo: Filma–Cass.
Çıkış Tarihi: 29 Kasım 1996
Toplam İzleyici: 2.572.287 kişi
Oyuncular: Şener Şen, Uğur Yücel, Kamran Usluer, Yeşim Salkım, Özkan Uğur, Şermin
Hürmeriç, Melih Çardak (IMDB, 2023).
Türkiye genelinde 1989 yılından günümüze gişe istatistikleri tutulmaktadır. 1996-2001 yılları
arasında gişe hasılatı en yüksek olan film eşkıya filmidir. Film 70. Akademi Ödülleri’ne aday adayı
olarak seçilmiş ancak ilk beş film arasına giremediği için Akademi Ödülleri özelinde başarı elde
etmemiştir. Eser, IMDB (Internet Movie Database) verilerine göre en iyi 250 film arasında bulunan
ilk ve tek Türk filmi olmuştur. Film, 128. sıraya kadar yükseldikten sonra düşüş yaşmış liste dışı
kalmıştır (Hürriyet, 2011). Filmin konusu Tarlabaşı semtinde geçmesine rağmen sahneler ağırlıklı
olarak Balat ve Ayvansaray mahallelerinde çekilmiştir. Eserin müzikleri Erkan Oğur tarafından
bestelenmiştir. Kayhan Yıldızoğlu ve Necdet Mahfi Ayral gibi önemli tiyatro sanatçıları da filmin
oyuncuları arasında yer almaktadır.
Film İncelemesi nasıl yazılır?
https://egitimdersodev.blogspot.com/2013/11/film-incelemesi-nasl-yazlr.html
Eğitim : Ödev / Ders / Proje / Tez / Çizim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ders,plan,proje,performans,ödev