Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

13 Mart 2011 Pazar

T.c. Inkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

III. Selim Devri Islahatları (1789-1807)


Açık düşünceli ileri görüşlü ve yenilik taraftarı bir insan olan III.Selim yapılan savaşlarda yeniçerilerin yetersizliğini anlamıştır.
a-III.Selim yaptığı bütün ıslahatlara Nizam-ı Cedit (Yeni düzen) denir. Nizam-ı Cedit aynı zamanda kurulan ocağında adıdır.
b-Bu ocağın masraflarını karşılamak üzere İrad-ı Cedit adında bir hazine kuruldu.
c-Ocağın eğitimi için Fransa’dan subaylar getirildi. Selimiye kışlası kuruldu.
d-Dış siyasete önem verildi. Sürekli büyükelçilikler açıldı.
e-Yabancı dil öğrenimine ve kültür hareketlerine önem verildi.
üIslahatları bazı çevrelerce iyi karşılanmayan III.Selim, Kabakçı Mustafa İsyanı sonunda tahttan indirildi. (1807) IV. Mustafa padişah oldu.

Islahat Hareketleri



II.Mahmut Devri Islahatları


Alemdar Mustafa Paşa, Anadolu ve Rumeli’de devlet aleyhine güç ve saygınlık kazanan Ayanları İstanbul’a çağırarak 1808’te Senedi İttifak sözleşmesini imzalamıştır. Bu senet uygulanamamıştır.
Asker alanda Nizam-ı Cedit yerine Sekban-ı Cedit ordusunu kurdu.
II.Mahmut Eşkinci Ocağını kurdu. Yine yeniçeriler isyan edince halkın ve ulema sınıfının da desteğiyle yayınlanan bir hattı hümayunla tüm ülkede Yeniçeri Ocağını kaldırdı (1926).

Dönemin ıslahatları:
1-Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında yeni bir ordu kurdu.
2-Sadece Deniz Mühendishanesi mezunlarının kaptan olması kararlaştırıldı.
3-Divan örgütü kaldırılarak bakanlıklar kuruldu.
4-Müsadere sistemi kaldırıldı.
5-Posta ve karantina örgütü kuruldu.
6-Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı.
7-Memurlar için kıyafet zorunluluğu getirildi.
8-Padişah portreleri devlet dairelerine asılmaya başlandı.
9-Medreselerin yanında çağdaş eğitim veren okullar açıldı. İlköğretim zorunlu oldu. Rüştüye (ortaokul) gibi orta dereceli okullar açıldı.
10-Memur yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye, Harp okulu, Tıp okulu gibi okullar açıldı.
11-1821’de Tercüme odası adı ile ilk yabancı dil okulu açıldı.
12-Eğitim amacıyla Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderildi.
13-İlk resmi gazete Takvim-i Vakayi çıkarıldı.
14-Çuha fabrikası kurulmaya çalışıldı.
15-II.Mahmut ülkeyi tanımak amacıyla yurt gezisine çıkan ilk padişahtır.




Tanzimat Devri (1839-1876)



a-Tanzimat Fermanı 1839: II.Mahmut’un yerine geçen Abdülmecit de reform yanlısı idi bu nedenle devleti kurtarmak, batı desteğini sağlamak amacıyla Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan reform programını kabul etti. Fermana göre:
1-Müslüman ve Hristiyan tüm Osmanlı halkının ırz, namus, can, mal özgürlüğüne kavuşması
2-Vergilerin herkesin gelirine göre alınması
3-Mahkemelerin açık olması
4-Rüşvet ve iltimasın kaldırılması
5-Askerlik işlerinin bir düzene konulması ve askere alma, bırakılmanın sağlam bir esasa alınması
6-Herkesin mal ve mülk sahibi olabilmesi ve mirasçılarına bırakabilmesi

Önemi:
1-Kişi ve devlet hakları karşılıklı olarak düzenlenmiştir.
2-İlk kez padişah gücü üzerinde kanun gücü egemen olmuş, padişahın yetkiler sınırlandırılmıştır.

Not: Bu özelliklerle ferman anayasal nitelik kazanmıştır.
3-Azınlıklar hukuksal olarak müslüman halka eşit hale getirilmiştir.
4-Azınlıkların askere alınması öngörülmüş askerlik bir vatan görevi haline getirilmiştir.

b-Islahat Fermanı 1856:
üTanzimat Fermanından farklı yönü yalnızca azınlıklar için bazı haklar öngörmesidir. Tanzimat fermanını tamamlayan bir fermandır.
1-Azınlıkları küçük düşürücü sözcüklerin kullanılmaması
2-Yabancı uyrukluların mal ve mülk sahibi olabilmeleri (Vergilerini ödemek koşuluyla)
3-Azınlıkların da devlet memuru olabilmeleri ve her çeşit okula girebilmeleri
4-Mahkemelerin açık olması herkesin kendi dininde yemin edebilmesi
5-Askerlik için bedel sisteminin kabul edilmesi
6-İşkence, dayak ve angaryanın yasaklanması
7-Hristiyanlar il meclisine üye olabilecekler
8-Herkes şirket ve ticari nitelikli kurum kurabilecekti.

Meşrutiyet Dönemleri



Abdülaziz, Jön Türkler (Genç Osmanlılar) tarafından 1876’da tahttan indirildi. Yerine V.Murat padişah oldu. Meşrutiyetin ilanıyla Genç Osmanlılar;
üOsmanlı Devletinin parçalanmaktan kurtulacağını,
üAvrupa devletlerinin iç işlerimize karışmalarını sona ereceğini,
üAzınlık isyanlarının sona ereceğine inanıyorlardı.
V:Murat kısa sürede tahttan indirildi yerine II. Abdülhamit tahta çıktı. 1876’da Kanun-i Esasi yayınlandı. Böylece; İlk kez yönetim sisteminde değişiklik oldu.


XX.Yüzyılın Başında Osmanlı İmparatorluğu


Birinci Dünya Savaşı öncesinde devletlerin iç ve dış politikalarına yön veren iki etken olmuştur. Bunlar, Endüstri (Sanayi) Devrimi ve Fransız İhtilalidir.
Endüstri inkılabı ile;
üAletin yerini makine almış, nüfus da artmıştır.
üYeni birçok buluş ortaya çıkmıştır.
üÜretim artmaya başlamış ve insanların üretim için harcadıkları çaba azalmıştır.
üÜretimde makinenin kullanımı eşya fiyatlarını ucuzlatmış, fazla üretim geliri artmıştır.
üBüyük fabrikaların kurulması işçi sınıfının ortaya çıkmasına, işverenlerle işçiler arasında yeni sosyal ilişkilerin kurulmasına yol açmıştır.
üKentler, endüstri ve ticaret merkezleri haline gelmiştir.
Her milletin kendi devletini kurup kendi kendini yönetmesini öngören milliyetçilik akımı, imparatorlukların yıkılmasına sebep oldu.
Dünyanın sayılı devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyıldan itibaren üstünlüğünü kaybetmeye başladı. Bunun nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:
üAvrupa devletleri, bilim ve teknikteki gelişmelerden yararlanıp askeri, ekonomik ve ticari alanlarda güç kazanırken Osmanlı Devleti bu yeniliklere yabancı kaldı.
üFransız ihtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik hareketi, Osmanlı İmparatorluğu içindeki uluslar arasında hızla yayıldı.
üKapitülasyonlar, Osmanlı Devletinin denetiminden çıkınca, Avrupa Devletleri Osmanlı ülkesini açık pazar haline getirdiler.
üEkonomik durumu düzeltmek için Avrupa’dan borç para alındı. Gelir yaratıcı yatırımların olmaması faizlerin ödenememesine sebep oldu. Alacaklı devletler Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar) yönetimini kurdular. İmparatorluğun en sağlam gelirleri olan tuz, tütün, içki, pul vb. gibi gelirlere el konuldu.
ü
Not: Borçların ödenmesi I.Dünya Savaşına kadar düzenli olarak sürdü. Birinci Dünya Savaşına girince ödemeler durduruldu. 1920’de TBMM Duyun-u Umumiye gelirlerine el koymak zorunda kaldı. Konu 1923’te Lozan’da ele alındı. 1928’de Duyun-u Umumiye idaresi kaldırıldı. Borçlarla ilgili işlerin yönetimi Türkiye’ye bırakıldı. 1954’te borçların tamamı ödendi.
Osmanlı Devletinin hem askeri hem de ekonomik alanda çöküşünü önlemek için askerlik ve toplum hayatında ıslahat hareketlerine girişildi. II.Mahmut döneminde de bu çabalar Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla devam etti. İstenilen sonuç alınamadı.

II.Meşrutiyet



Tanzimat ve Islahat fermanlarının getirdiği yenilikleri yeterli bulmayan Türk aydınlarının çabaları ile 1876’da I.Meşrutiyet ilan edildi. Meclis-i Mebusan toplandı. Mithat Paşa ve arkadaşları tarafından tarihimizin ilk Anayasası (Kanuni Esasi) hazırlandı. Böylece, mutlak hükümdarlıktan Meşrutiyete doğru bir aşama görmekteyiz.
üBu Anayasa padişaha geniş yetkiler tanımış, denetim mekanizması oluşturulamamıştır.
üMeclis üyesi ancak padişahın onayı ile yasa önerisinde bulunabilir.
üMeclisçe çıkarılan yasa ancak padişahın onayı ile yürürlüğe girebilir.
üHalka çok az demokratik haklar sağlamasına rağmen halk yönetimde az da olsa sesini duyurabilmiştir.
14 Şubat 1878’ padişah parlamentoyu dağıtmıştır. Böylece, monarşik-teokratik idare yeniden gündeme geldi. 1908 yılına kadar sürecek olan II.Abdülhamit’in baskı (istibdat) yönetimi başlamıştır.
II.Abdülhamit’in baskı dönemine son vererek meşrutiyet yönetimini yeniden kurmak amacıyla kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yoğun çalışmaları başladı. Cemiyetin ileri gelenlerinden Niyazi Bey ve Enver Paşa ayaklanarak yönetimi tehdit ettiler. Ayaklanmaların ülke çapına yayılmasından çekinen II.Abdülhamit, Meclisi yeniden açarak Kanun-i Esasiye’yi yürürlüğe koydu. (23 Temmuz 1908)
II.Meşrutiyet, I.Dünya Savaşının sonuna kadar on yıl devam etmiştir. İttihat ve Terakki partisi Osmanlıcık düşüncesini terkederek Türkçülük akımını benimsemiştir.

Not: I.Meşrutiyet döneminde savunulan ve uygulamaya konmaya çalışılan düşünce akımı “Osmanlıcılık” tır.
Hükümdarın parlamenter düzenlerde görülmeyen yetkileri kaldırılmış, Hükümet Meclisi Mebusana karşı sorumlu hale getirilmiştir. Dış siyasette; Alman taraftarlığı izlenmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu İngiltere, Fransa ve Rusya’ya karşı korumaktadır. Kaybedilen toprakları geri alma politikası güdülmüştür. İttihat ve Terakki Partisi’nin bu politikası Osmanlı Devletini 20.yy başlarında üç büyük savaşa sürüklemiştir.

31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)



Osmanlı Devletinde mevcut yönetimi ve anayasal düzeni yıkmaya yönelik ilk isyan hareketidir.
Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar teşkilatlanıyorlardı. Bunların başında gelen Ahrar Örgütünün liderinin İstanbul’da öldürülmesi üzerine Derviş Vahdet adında bir gazeteci meşrutiyet yönetimini yıkmaya yönelik bir ayaklanma başlattı. Yönetim eleştirildi. İttihat ve Terakki yöneticileri yönetime tam egemen olamamışlar, mecliste karışıklar başlamıştır. Tarihimizde bu gericilik olayına “31 Mart Vakası” denir. Selanik ve Edirne’de bulunan kuvvetlerden “Hareket Ordusu” adında bir ordu oluşturuldu. Mahmut Şevket Paşa komutasındaki bu ordunun Kurmaybaşkanı Mustafa Kemal idi. Ordu İstanbul’a gelerek ayaklanmayı bastırdı.
II.Abdülhamit tahttan indirilip V.Mehmet Reşat padişah ilan edildi. Ülkedeki iç karışıklıklardan diğer devletler yararlandılar.
üAvusturya-Macaristan, Bosna-Hersek’i topraklarına kattı. (1908)
üBulgarlar bağımsızlıklarını ilan ederek Osmanlı Devletinden ayrıldılar. Bulgaristan Krallığını kurdular. (1908)
üGirit Rumları ayaklandılar. (1908)

Trablusgarp Savaşı (1911-1912)



Osmanlı Devletinin Kuzey Afrika’da bulunan Cezayir ve Tunus vilayetleri Fransa tarafından işgal edilmişti. Mısır İngiltere’nin kontrolündeydi. Milliyetçilik hareketlerinin etkisiyle 1870’de birliğini tamamlayan İtalya sömürgeleşmeye yöneldi. Gelişen sanayisi için hammadde ve pazar kaynağı aramaya başladı. Habeşistan’a karşı yaptığı savaşta başarısız oldu. Başarısızlığını kapatmak için İtalya’ya yakın olan Trablusgarp’ı ele geçirmek istedi. Osmanlı yönetimi zayıf ve ekonomik durumu bozuktu. İtalya hiçbir gerekçe göstermeden Trablusgarp ve Bingazi’yi istemiştir; istekleri kabul edilmeyince Trablusgarp’ı işgale başlamışlardır.
Trablusgarp halkını örgütlemek ve direnişi artırmak amacıyla Mustafa Kemal ve Enver Paşa’nın da içinde bulunduğu bazı subaylar bölgeye gönderilmiştir. Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’ta ilk askeri başarılarını elde etmiş, İtalyanların bölgeyi işgalini engellemiştir. İtalyanlar işgali çabuklaştırmak için Oniki adayı işgal etmişler Çanakkale Boğazını ablukaya almışlardır.
Balkan Savaşlarının başlaması ve Osmanlı Devletinin barış istemesi üzerine, İtalyanlarla Uşi Antlaşması yapıldı. (1912)
üKuzey Afrika’daki son toprağımız olan Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya bırakıldı.
üOniki Ada; Balkan Savaşlarının sonuna kadar geçici kaydıyla İtalyanlara bırakılmıştır. Balkan savaşlarından sonran Oniki adayı terketmeyen İtalyanlar, II.Dünya Savaşını yitirdikleri için bu adaları Yunanistan’a verdiler. (1947)

Not: Oniki adanın kaybedilmesi ile Ege’deki Türk egemenliği sarsılmaya başladı. Avrupa ve Balkan devletlerince Osmanlı Devletinin ne kadar güçsüz olduğu anlaşılmıştır.
Mustafa Kemal Trablusgarp’taki başarılarından dolayı Binbaşı rütbesini aldı.

Balkan Savaşları (1912-1913)



Osmanlı topraklarında başlayan milliyetçilik hareketlerini Rusya’nın desteklemesi Slavcılık ve Ortodoksları koruma politikası Balkan uluslarını kışkırtması
Almanya’nın 1871’de birliğini sağlayarak Osmanlı Devletine yaklaşmasından rahatsız olan İngiltere’nin Rusya ile yakınlaşma politikası. İngiltere, Rusya ile Tallin (Reval-1908) de gizli bir anlaşma yaparak Rusya’yı İstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı.
Osmanlı Devletinin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya’nın aracılığıyla aralarında anlaşarak Türkleri Balkanlardan atmak istediler. Trablusgarp savaşı da onları cesaretlendirdi. Balkan ulusları Osmanlı Devletinden Makedonya’da ıslahat yapmasını istediler. Bu istekleri reddedilince savaş ilan ettiler.

I.Balkan Savaşı (1912)

Deneyimli subay ve askerlerin terhis edilmesi, parti çekişmeleri nedeniyle komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar, silah, yiyecek, araç-gereç gibi konularda eksikliklerin olması Osmanlı ordusunun cephelerde yenilmesine neden oldu.
Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelerek İstanbul’u tehdit etmeye başladılar. Sırp, Karadağ ve Yunanlılar Makedonya’yı tamamen işgal ettiler. Durumdan yararlanan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti. Yunanlılar İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki adaları işgal etti.
Aralık 1912’de Balkan Yarımadasının yeni siyasal haritası belirlenmek üzere Londra konferansı toplandı. Konferans sonunda Balkan devletleriyle Osmanlı Devleti arasında Londra Antlaşması imzalandı.
Midye-Enez çizgisinin batısındaki bütün Balkan toprakları kaybedildi. Midye-Enez çizgisi Osmanlı Devletiyle Bulgaristan arasında sınır kabul edildi.
İmroz ve Bozcaada dışında kalan tüm Ege adaları Yunanistan’a verildi.
Not: Londra konferansı sürerken İstanbul’da İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri tarafından bir hükümet darbesi düzenlendi. Bab-ı Ali Baskını verilen bu olayda Kamil Paşa hükümeti düşürülerek Mahmut Şevket Paşanın hükümet kurması sağlandı.
I.Balkan Savaşı Avrupa ve Ege’deki Osmanlı varlığını tamamen sona erdirmiştir.

II.Balkan Savaşı (1913)

Bulgaristan’ın daha fazla toprak almasını kabul etmeyen Yunanistan, Karadağ, Sırbistan ve I.Balkan Savaşına katılmayan Romanya birleşerek Bulgaristan’a karşı savaş açtılar. Bulgarların üst üste yenilmesi, Doğu Trakyadaki birliklerini batıya kaydırmasından faydalanan Osmanlı Ordusu Midye-Enez çizgisini aşarak Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. Bulgarların barış istemesi üzerine 1913’te İstanbul Antlaşması yapıldı.
üEdirne, Kırklareli, Dimetoka Osmanlı Devletine geri verildi. Batı Trakya ve Dedeağaç Bulgaristan’da kaldı.
üYunanistan’la Atina Antlaşması yapıldı. (1913)
üGirit ve Ege adaları Yunanistan’a verildi. Yunanistan’da kalan Türklerin durumu da düzenlendi.
Not: Balkan Devletleri Bükreş Antlaşması (1913) ile Bulgaristan’dan aldıkları toprakları paylaşmışlardır.
Sırbistan ve Karadağ’ın Osmanlı Devletiyle sınırı kalmadığı için antlaşma imzalanmamıştır.
Batı Trakya, tüm Makedonya, Arnavutluk, Ege adaları kaybedilmiş Osmanlı Devletinin Avrupa’daki varlığı Doğu Trakya ile sınırlandırılmıştır.
İttihat ve Terakki yöneticileri birçok alanda yeniliklere girişmiş, orduya yeni bir düzen verilmiş, ordu gençleştirilmiştir. Orduyu modernize etmek için Almanlarla işbirliğine girişilmiş bu yakınlaşma Osmanlı Devletinin I.Dünya savaşına girmesine neden olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918)



1-Birinci Dünya Savaşının Sebepleri ve Savaşın Gelişmesi



19.yy içinde Avrupa’da sanayileşme hız kazandı. Bunun sonucu olarak gelişen, genişleyen sömürgecilik anlayışı diğer kıtaları da etkisi altına aldı. Devletlerin çıkar çatışmaları, karşılıklı ekonomik rekabete dönüştü.
Siyasi birliklerini tamamlayan Almanya ve İtalya, 19.yüzyılın sonlarına doğru kuvvetli birer devlet haline geldiler. Almanya sanayide hızla gelişti. Hammadde ihtiyacını karşılamak için sömürgeciliğe önem verdi, dünya pazarlarının bir bölümünü ele geçirdi. Almanya’nın deniz ticaret filosu önem kazandı. Deniz ticaret filosunu korumak ve sömürgelerini elde tutmak için deniz kuvvetlerini güçlendirdi. Bu durum İngiltere’yi telaşlandırdı. İngiltere ve Almanya arasında rekabet doğdu.
Çıkar çatışmaları, Avrupa devletlerinin kendi aralarında bloklaşmalarına sebep oldu. 1883’te Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunu, İtalya “üçlü ittifak” devletlerini oluşturdular. 1907’de buna karşılık İngiltere, Rusya, Fransa “üçlü itilaf” devletlerini oluşturdular.
1914 Haziran ayı sonlarında Saraybosna’yı ziyaret eden Avusturya-Macaristan veliahdı bir Sırp milliyetçi tarafından öldürüldü. Bu olay savaşın başlamasına bahane oldu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan’a savaş ilan etti. Böylece Birinci Dünya Savaşı başlamış oldu.
Rusya, Sırbistan’ın yanında yeraldı. Fransa Rusya’yı destekledi. Almanlar Fransa ve Rusya’ya savaş açtı. İngiltere de imzaladığı anlaşma gereğince Fransa ve Rusya’nın yanında savaşa katıldı. Bir süre tarafsız kalan İtalya, batı ve güney Anadolu kıyılarının kendisine verileceği vaadedildiği için İtilaf Devletleri yanında yeraldı.
Savaşın Avrupa’da başlaması uzak doğuya olan ilgiyi azalttı. Japonya Almanya’nın sömürgelerine saldırınca o da savaşa girmiş oldu. Savaş devam ederken değişik zamanlarda Romanya, Yunanistan, Portekiz, Brezilya, ABD de itilaf (anlaşma) devletleri yanında savaşa katıldılar.

I. Dünya Savaşına Katılan Devletler



Avusturya, Sırbistan: 28 Temmuz 1914
Almanya, Rusya: 1 Ağustos 1914
Fransa, Belçika: 3 Ağustos 1914
İngiltere: 5 Ağustos 1914
Karadağ: Sırbistan’la birlikte savaşa girdiği kabul edilir.
Japonya: 23 Ağustos 1914
Osmanlı İmparatorluğu: 11 Kasım 1914
İtalya: 24 Mayıs 1915
Bulgaristan: 14 Ekim 1915
Romanya: 28 Ağustos 1916
ABD: 6 Nisan 1917
Yunanistan: 26 Haziran 1917
Bunun yanı sıra İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka ve İspanya gibi Avrupa Devletleri I.Dünya savaşında tarafsız kaldılar.

Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşına Girmesi



Trablusgarp ve Balkan savaşlarından yeni çıkan Osmanlı Devleti başlangıçta tarafsız kaldı, savaşa katılmadı. Ekonomi zayıf, halk yorgun idi. Bazı devlet adamlarına göre savaşa girmeyip tarafsız kalmak en güvenilir yoldu.
İtilaf (anlaşma) devletleri, Osmanlı Devletinin tarafsız kalmasını istiyordu. Nedeni;
Osmanlı Devleti savaşa katılmasa İngiltere’nin uzak doğuya giden yolu güvenlik altında olacak ve yeni cepheler açılmayacaktı. İtilaf devletleri Osmanlı Devletine kapitülasyonları kaldırabileceklerini söylediler.
Almanya ise Osmanlı Devletinin kendi yanında savaşa girmesini istiyordu. Çünkü Osmanlı Devleti;
Rusya’yı üzerine çekerek Doğu Avrupa cephelerinin ferahlamasına yardım edecekti.
Süveyş kanalının denetimini ele geçirirse, İngiltere sömürgelerine giden yol kapanmış olacaktı.
Anlaşma (itilaf) devletlerini İran ve Irak petrollerinden yoksun bırakacaktı.
Halifelik nüfuzundan yararlanarak İngiliz sömürgelerindeki müslümanları da etkileyecekti.
İktidarda bulunan İttihat ve Terakki partisinin ileri gelenlerinden Enver Paşa Alman taraftarı idi. Almanya savaşı kazanacak Osmanlı Devleti de son zamanlarda kaybettiği toprakları geri alabilecekti. Enver Paşa ve arkadaşları bu düşüncelerle Almanya ile bir antlaşma yaptılar. Akdeniz’de İngiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslav isimli Alman savaş gemileri Osmanlı Devletine sığındılar. Osmanlı Devleti tarafından savaş gemilerine Yavuz ve Midilli adı verildi. Gemiler Karadeniz’e çıkıp Rus limanlarını topa tuttular. Bunun üzerine İtilaf devletleri Osmanlı Devletine savaş açtı. Osmanlı Devleti, I.Dünya savaşına girmiş oldu. (1914)

Osmanlı Devletinin Savaştığı Cepheler



1-Kafkas Cephesi:
Nedeni:
Almanya, Bakü petrollerini ele geçirmek amacıyla Osmanlıları yönlendirmiştir. Enver Paşa ise; Panturanizm düşüncesinin etkisiyle Orta Asya’daki Türkleri Rusya etkisinden kurtarıp Osmanlı Devletinin çatısı altında toplamak istemiştir.
Ruslar, Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan illerini ele geçirdiler. Çanakkale savaşlarından sonra bu cephe komutanlığına atanan Mustafa Kemal, Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri almıştır.
Not: Birinci Dünya Savaşı sonlarında Çarlık rejiminin yıkılması sonucu Rusya, Osmanlı Devleti ile Brest Litowsk Barışı’nı imzalayarak 1878 Berlin Antlaşmasıyla almış olduğu Kars, Ardahan, Batum’u geri vermiştir. Kafkas cephesi savaşları sırasında ele geçirdiği toprakları da geri vermiştir.
2-Çanakkale Cephesi:
Nedenleri:
İtilaf devletleri tarafından;
üSosyal ve ekonomik bunalıma düşen Avrupa’nın doğusunda Almanlara karşı zor anlar yaşayan Ruslara yardım etmek
üİstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak
üSavaşa henüz girmemiş olan Balkan Devletlerini kendi yanlarında savaşa sokarak, Bulgaristan ve Avusturya-Macaristan’a karşı yeni bir cephe açmak
üDoğu Akdeniz’deki egemenliklerini sağlamlaştırmak amaçları doğrultusunda, açılmıştır.
Sonuçları:
üİtilaf Devletlerinin boğazları ve İstanbul’u almaları önlenmiştir.
üRusya’ya gerekli yardım gönderilememiştir.
üDoğu cephesinde Almanya’ya üstünlük sağlanamadığı için savaş uzamıştır.
üİngiliz ve Fransız gemileri büyük kayıplara uğramıştır.
üYarım milyona yakın insanın ölmesine neden olmuştur.
üMustafa Kemal büyük bir üne kavuşmuş, ulusal mücadelenin önderi olarak kabul edilmesinde önemli bir etken olmuştur.
Not: İtilaf Devletleri Bulgaristan’ın savaşa girmesini önlemek için, Makedonya’nın bir kısmını Bulgaristan’a vermek istemişler Yunanistan ile Sırbistan bu duruma razı olmamışlardır.
Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın kendi yanlarında savaşa girmesi için İstanbul antlaşmasıyla aldığı Dimetoka’yı Bulgaristan’a vermiştir. Böylece İstanbul-Berlin hattı ulaşımı sağlanmıştır.
3-Kanal Cephesi
Nedenleri:
1-Mısır’ı İngilizlerden geri almak
2-Süveyş kanalını ele geçirerek
Bu cephe, Almanya’nın planlaması ve desteği ile İngiltere’ye karşı Osmanlı Devleti tarafından açılmıştır.
Sonuçları:
Osmanlı Devleti bu cephede,
1-Arapların İngilizlerle işbirliği yapması
2-Almanya’nın söz verdiği yardımı göndermemesi
3-İklim koşullarının elverişsizliği, İngilizlerin sayı-malzeme bakımından üstün olması ve cepheyi iyi savunmaları sonucunda başarısız olmuştur.
4-Irak Cephesi
Nedeni;
İngiltere’nin, Türk kuvvetlerinin İran’a ve Hindistan’a girmesini önlemek, kuzeye çıkıp karayolu ile Ruslarla birleşme amacını gerçekleştirmek istemesi.
Sonucu:
İngilizler, Güney Irak’a ve Aden’e asker çıkardılar. Kütül-Amare’de Türk kuvvetleri tarafından esir edildiler. Bu başarı uzun sürmedi. Basra’ya yeniden kuvvet çıkaran İngilizler, Bağdat’a kadar ilerlediler.
5-Suriye-Filistin Cephesi
Nedeni:
İngilizler, Süveyş ve Irak cephelerinde yenilerek, Suriye’ye geri çekilen Osmanlı Ordularını tamamen bu bölgeden çıkarmak, Arapları kışkırtarak onların çoğunlukta oldukları bölgeleri nüfuzları altına almak için saldırıya geçtiler.
Sonucu:
Mustafa Kemal komutasındaki Osmanlı Ordusu (7.Ordu) büyük başarılar elde etti. Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanması ve Mustafa Kemal’in İstanbul’a geri çağrılması sonucunda İngilizler Suriye’yi ele geçirmişlerdir.
6-Diğer Cepheler
Osmanlı Devleti müttefiklerine yardım amacıyla Makedonya ve Galiçya cephelerine de asker göndermiştir. Ancak bu cephelerde de yenilgiler alınmış ve başarı sağlanamamıştır.

Birinci Dünya Savaşının Sonuçları



3 Mart 19182de Rusya Brest-Litowsk antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi. Kafkas cephesi kapandı. Rusya’nın savaştan çekilmesiyle İttifak devletleri İtilaf devletlerine üstünlük sağladı. ABD’nin savaşa girmesi bu üstünlüğü sona erdirdi. Savaşın sonucu belirlendi.
Savaş ittifak(bağlaşma) devletlerinin yenilgisiyle sonuçlandı. Milyonlarca insan ölmüş, şehirler yakılıp yıkılmıştır.
Avrupa’nın haritası yeniden çizildi, imparatorluklar yıkıldı ve yerlerine yeni devletler kuruldu. Devletlerin yönetim şekillerinde köklü değişiklikler meydana geldi.
Savaşın getirdiği maddi ve manevi zararlar, devletleri barış ve güvenliği sağlamak, devletler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla Milletler Cemiyeti kuruldu.
Bu savaş sonunda imzalanan ateşkes antlaşmaları şunlardır:
1-Bulgaristan, Selanik Ateşkes Antlaşması
2-Avusturya-Macaristan, Villaguiste Ateşkes Antlaşması
3-Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)
4-Almanya, Rethandes Ateşkes Antlaşması
Ateşkes antlaşmalarından sonra barış görüşmelerine başlandı.

Birinci Dünya Savaşını Bitiren Barış Antlaşmaları



1-Versay Barış Antlaşması (28 Haziran 1919)
İtilaf devletleri ile Almanya arasında imzalanmıştır.
2-Sen Germen Barış Antlaşması (10 Eylül 1919)
İtilaf devletleri ile Avusturya arasında imzalanmıştır.
3-Nöyyı Barış Antlaşması (27 Kasım 1919)
İtilaf devletleri ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır.
4-Triyanon Barış Antlaşması (4 Haziran 1920)
İtilaf devletleri ile yeni kurulan Macaristan Krallığı arasında imzalanmıştır.
5-Sevr Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920)
İtilaf devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanmıştır. Fakat TBMM ile Türk halkının kabul etmemesi ve bağımsızlık savaşının başarılı olması sonucunda yürürlüğe girmemiştir.

Birinci Dünya Savaşı Sonunda Osmanlı İmparatorluğunun Durumu



Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)



Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu devletler topluluğu, Birinci Dünya Savaşında yenilince Osmanlı Devleti de savaştan çekildi. İttihat ve Terakki Partisi üyeleri gizlice yurdu terkettiler. Talat Paşanın istifası üzerine iktidara geçen Ahmet İzzet Paşa hükümeti, İngilizler aracılığıyla Anlaşma (itilaf) devletlerinden barış istedi. Bahriye Nazırı Rauf Beyin başkanlığındaki Osmanlı kurulu ile Anlaşma devletleri adına İngiliz Amirali Caltrop , Limni Adasının Mondros limanında yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması Mebusan Meclisi tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir. İmzalanma nedenleri:
üAlmanya’nın yenilmesi, Alman desteği olmadan Osmanlı Devletinin savaşı sürdürecek gücünün olmaması
üWilson İlkelerinin yayınlanması
üİngilizlerin hoşgörüsüyle daha sonra kârlı bir barış antlaşmasının imzalanacağının sanılması
üPadişahın, İngilizlerin yardımıyla saltanatı ve halifeliği korumak istemesi
Not: Padişah V.Mehmet Reşat Birinci Dünya Savaşının son yılında ölmüş, yerine VI.Mehmet Vahdettin geçmiştir.

Mondros Ateşkesinin koşulları:
1-İstanbul ve Çanakkale Boğazları açılacak ve bu yerlerdeki askeri üsler İtilaf devletlerince işgal edilecektir.
2-Ordu terhis edilecek, orduya ait silahlar, taşıtlar, cephane ve donatım İtilaf devletlerine teslim edilecektir.
3-Donanma İtilaf devletlerinin gösterecekleri limanlarda göz altında tutulacaklardır.
4-Osmanlı Devleti müttefikleriyle olan bütün ilişkilerini kesecektir.
5-Toros tünelleri, İtilaf devletleri tarafından işgal edilecektir.
6-Bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri İtilaf devletlerinin denetimi altında bulundurulacaktır.
7-İtilaf devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecektir. (7.madde)
8-Anlaşma imzalandığında, Anadolu dışında bulunan Türk askerleri en yakın İtilaf devleti askeri birliklerine teslim olacaktır.
9-Vilayet-i Sitte denilen Doğu Anadolu’daki altı ilde (Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Sivas ve Bitlis) karışıklık çıktığı takdirde İtilaf devletleri bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir.

Antlaşmanın Önemi:
üBu antlaşma ile Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
üKayıtsız şartsız teslim belgesi özelliği taşıyan bu antlaşma, Osmanlı ülkesinin bütünüyle işgal edilmesine elverişli ortam hazırlamaktaydı.
üBoğazların işgali ile Anadolu ve Rumeli bağlantısı kesilecek İstanbul’un güvenliği de tehlikeye düşecekti. Osmanlı Devletinin boğazlar üzerindeki egemenliği sona ermiş olacaktır.
üOrdunun büyük bir bölümü terhis edilip silahlarına el konulacaktı. Bu uygulama ile Osmanlı Devleti, savunma gücünden yoksun bırakılacaktı.
ü7.maddenin uygulanmasıyla, Wilson ilkelerine göre Türklerin denetiminde kalması gereken Anadolu toprakları da İtilaf devletleri tarafından işgal edilmiştir.
ü24.maddenin uygulanmaya çalışılması sonucunda doğudaki Ermeniler bağımsız bir devlet kurmak amacıyla ayaklanmışlardır.
üToros tünellerinin işgali, telgraf, telefon ve telsizin denetim altında tutulması ülkenin tümüne yönelik işgalin ilk işaretleridir.

Mondros Ateşkes Antlaşmasının Uygulanması
Kısa bir süre sonra;
İngilizler: Musul, Antep, Urfa, Maraş, Batum, Kars’ı işgal etmişler, Samsun ve Merzifon’a asker göndermişlerdir.
Fransızlar: Dörtyol, Mersin ve Adana yöreleri ile Afyon’u işgal ettiler.
İtalyanlar: Antalya, Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Konya çevresine asker çıkarmışlardır.
13 Kasım 1918’de İtilaf devletleri gemileri İstanbul limanına demir attı. İstanbul fiilen işgal edildi.
Not: İşgaller karşısında padişah VI.Mehmet Vahdettin Kanun-i Esasiye’nin maddesine dayanarak “zorunlu siyası sebeplerden dolayı” Meclis-i Mebusan’ı feshetmiş, böylece meşruti idare süresiz olarak kaldırılmıştır.(21 Aralık 1918)

Osmanlı İmparatorluğunun Paylaşılması Tasarıları


Anlaşma (itilaf) Devletleri Birinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı İmparatorluğunu kağıt üzerinde paylaşmışlardır. Bundan dolayı Mondros Ateşkes antlaşmasının çok ağır koşullar taşıması bir rastlantı değildir.
İngiltere; Fransa ve Rusya aralarında Sykes Pykot Antlaşmasını imzalamışlardır. (1916) Antlaşmaya göre
İngiltere’ye; Ürdün ve Irak,
Fransa’ya Suriye, Kuzey Irak ve Mersin’den Mardin’e kadar uzanan iç bölgeler,
Rusya’ya; Boğazlar ve Doğu Anadolu verildi.
Not: Bu paylaşma planında Rusya’nın Birinci Dünya Savaşından çekilmesiyle değişiklik olmuştur. İtilaf Devletleri Boğazlarda uluslararası bir komisyon kurmayı, Doğu Anadolu’da ise kendilerine bağlı uydu bir Ermeni devleti yaşatmayı planlamışlardır.

Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)


Toplanma amacı: İtilaf Devletleri, I.Dünya Savaşından yenik ayrılan devletlerle yapacakları antlaşmaların esaslarını saptamak amacıyla toplanmışlardır. 32 devletin temsilcileri katılmıştır. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan’la imzalanacak barış antlaşmaları hazırlanmıştır.
Konferans sürerken İngiltere, Batı Anadolu’daki müslümanların, hristiyanları katletmek üzere olduklarını ileri sürmüş ve Rumların sayıca fazla olduklarını bahane ederek Amerikan delegelerini etkilemiş Anadolu’nun paylaşılmasına Yunanistan’ı da ortak etmiştir. Bunun nedenler:
1-İngiltere’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını sürdürmek istemesi
2-Batı Anadolu’da çıkarları bulunan İngilizlerin İtalya’ya güvenememesi, İtalya gibi güçlü bir devlet yerine kukla Yunanistan’ı tercih etmesi
3-Yunanlıların, Ege bölgesinin kendilerine ait olduğu ve bu bölgede nüfus yoğunluğuna sahip oldukları şeklinde propaganda yapmaları
Yukarıda sıralanan nedenler İtalya’nın İtilaf Devletleri’nden kopma sürecini başlattı.

Azınlıkların Çalışmaları


Anlaşma Devletleri’nin işgalleri Rum ve Ermeni azınlıkları da harekete geçirdi. Anlaşma Devletleri kendi işgallerini nasıl Mondros Ateşkes Antlaşmasına dayandırıyorlarsa; Rum ve Ermeni azınlıklar da Türk yurdundan pay istemek için Wilson ilkelerini kendilerine dayanak aldılar.
Wilson İlkeleri:
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson, savaşa girerken bir bildiri yayınlamıştı. Bu bildiri ile İttifak (Bağdaşma) devletlerine güvenceler vererek savaşın bir an önce bitmesi için bazı temel ilkeler belirleniyordu. Bu ilkelere göre;
1-Savaş sonunda, yenenler yenilenlerden toprak almayacaklar.
2-Yenenler yenilenlerden savaş tazminatı istemeyecekler
3-Anlaşmazlıkları barış yoluyla çözümlemek için uluslararası bir örgüt oluşturulacak
4-Devletler arasında gizli antlaşmalar yapılmayacak
5-Osmanlı Devleti ile ilgili maddesine göre;
ØOsmanlı İmparatorluğunun Türk bölgelerine kesin egemenlik tanınmalıdır. Ancak, Türk egemenliğinde yaşayan başka uluslara da kendi kendini yönetme hakkı verilmelidir.
ØBoğazlar her devlete açık olmalıdır.
Wilson ilkeleri, Osmanlı Devletinin durumunu belirlemek için nüfus ölçüsünü ortaya atmıştır. İşte Rum ve Ermeni azınlıklar bu ölçüyü kendi çıkarlarına yorumlayarak çalışmalara giriştiler. Hiçbir ilde Rumlar ve Ermeniler çoğunluk oluşturmadıkları halde belli bölgelerde “çoğunluktayız” savlarıyla ortaya çıktılar.

İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)


Paris Barış Konferansında, İngilizlerin isteğiyle Anadolu’nun paylaşılmasına ortak edilen Yunanistan konferansta alınan kararlar gereği İzmir’e asker çıkarıp, işgal etmiş ve binlerce Türkün öldürülmesine neden olmuştur.
Padişah ve İstanbul Hükümetinin işgaller karşısında kayıtsız kalmaları üzerine tüm yurtta işgalleri kınayan miting ve gösteriler yapılmıştır. Yunan ordusunun işgali iç bölgelere kaydırması sonucunda Kuva-i Milliye oluşmaya başlamıştır.
İzmir’in işgali; Türkler arasında birleştirici bir etki yapmış, ulusal bilincin uyanmasına ve hızla yayılmasına neden olmuştur.

Osmanlı Devletinde Siyasi Gelişmeler ve Cemiyetler


Osmanlı Devletinin I.Dünya Savaşından çekilmesinden sonra, ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri yurdu terketmişlerdir. Sadrazamlığa Ahmet İzzet Paşa getirilmiştir. Sadrazam padişahla itilaf devletlerine karşı izlenecek politikada anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Ahmet İzzet Paşa görevden çekilmiş, yerine atanan Tevfik Paşa hükümeti kurmuştur. Bir süre sonra o da görevden ayrılmış ve yerine padişahla aynı görüşleri paylaşan Damat Ferit Paşa gelmiştir. Yeni sadrazam padişah gibi düşünüyor İngiltere’nin koruyuculuğunu sağlamaktan başka çıkar yol olmadığını açıkça söylüyordu. Damat Ferit Paşa hükümetinin bu tutumu Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya Genelgesindeki “Hükümet görevlerinin gereklerini yerine getiremiyor. Bu durum ulusumuzu yok tanıtıyor.” yargısının gerekçesini oluşturacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ders,plan,proje,performans,ödev