Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

Arkeoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arkeoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2024 Pazar

Radyokarbon Tarihleme Nasıl Yapılır?

Radyokarbon Tarihleme Nasıl Yapılır?

Tarih öncesi dönemlerde, yazılı kaynaklar bulunmadığı için insanlık tarihini anlamak oldukça zordur. Ancak, bilim insanları doğal olaylar ve materyaller aracılığıyla birçok yöntem geliştirmiştir. Bu yöntemlerden biri de radyokarbon tarihlemesini inceleyelim!

Geçmişin Sırlarını Çözmek İçin Radyokarbon Tarihlemesi: Bilimsel Keşiflerin Anahtarı

İnsanoğlunun tarih boyunca yaşadığı maceralar ve geçmişteki medeniyetlerin izleri, günümüz bilim insanlarını büyüleyen ve araştırmalarını

2 Kasım 2014 Pazar

Antik Sagalassos Halkı Nasıl Yaşıyordu?


Sagalassos Antik Kenti
Antik Pisidya'nın en önemli kentlerinden biri olan Sagalassos, her ne kadar adından ilk defa Büyük İskender'le söz ettirmiş olsa da, ilk yerleşiminin M.Ö.3000 yılına kadar gerilere gittiği biliniyor. Yaklaşık bin yıl kadar süren çömlekçiliği, heykelleri ve görkemli anıtsal eserleriyle bilinen kent, yeniden gün yüzüne çıkmanın keyfini yaşıyor.
Sagalassos Antik Kenti

Günümüzde "Göller Bölgesi" olarak adlandırılan Antik Pisidya; Phrygia, Pamphylia, Galatia ve Isaura’yla sınırlandırılmış olan bölgeydi. Strabon, Geographka adlı eserinde, Artemidoros’un saydığı Pisidya kentlerini şöyle sıralar; Selge, Sagalassos, Petnelissos, Adada, Tymbrida, Kremna, Pityssos, Amblada, Anabura, Sinda, Aarassos Tarbassos ve Termessos. Pisidya’nın en önemli kenti olarak Selge’yi gösterir ve Sagalassos’un da, Torosların berisindeki

27 Temmuz 2010 Salı

Kuzey Kıbrıs'ta Türk Eserleri - Arkeoloji

Kuzey Kıbrıs'ta Türk Eserleri - Arkeoloj
Kıbrıs adası 1571 yılında Osmanlı Türkleri tarafından fethedilmiş ve 307 yıl Türk egemenliği altında kalmıştır. Kıbrıs’ta Türklerin iskanından bu yana Türk kültürü kesintisiz var olmuştur. Bu dönemde kıymetli sanat ve mimari eserlerin inşa edildiği adada bu yapılar, Türk kültürünün inkar edilemez tarihi kanıtlarıdır.

Osmanlılar Kıbrıs’a yerleşir yerleşmez ilk önce dini vecibelerini karşılayabilecek şekilde bazı kilise ve katedrallere İslamlığın gerekleri olan minare, mimber ve mihrap gibi unsurları ekleyerek onları camiye çevirdiler. Sonraları Osmanlı tarzına uygun olarak yeni camiler, hanlar, hamamlar, çeşmeler yaptırdılar.

Kıbrıs’ın kuzeyinde olsun, güneyinde olsun tarihi eserler, adanın zengin tarihinin günümüze miraslarıdır. Bu mirasın korunması aslında tarihin korunması demektir, çünkü nerede olursa olsun bunlar insanlığın kültürel miraslarıdır.

Kıbrıs’ta Türkler tarafından inşa edilmiş yapılar 11 kategoride toplanabilir

Bin yıl öncesinin İstanbul kadını

Bin yıl öncesinin İstanbul kadını

Yenikapı kazılarında bulunan iskeletleri inceleyen uzmanların ulaştığı sonuçlar, İstanbul’da günümüzden yaklaşık bin yıl önce yaşayan Bizanslıların yaşamlarını gün ışığına çıkardı.





Buluntular Bizans döneminde yaşayan insan tipinin belirlenmesini sağladı. Yapılan yüzlendirme işlemleri, Bizanslıların deniz mahsulleri ile beslenen sağlıklı bir toplum olduğunu gösterdi. Yapılan işlemlerden sonra bin yıl önce yaşamış İstanbullu kadının prototipi de ortaya çıktı.
Marmaray projesi inşaatı sırasında çıkan arkeolojik buluntular üzerine Yenikapı’da başlayan kazı, Bizans döneminde yaşayan insan tipini de ortaya çıkardı. Kazı alanında bulunan iskeletlerde yapılan kimliklendirme ve yüzlendirme işlemleri, 1200-1300 yıllarında yaşayan Bizanslıların ağırlıklı olarak deniz mahsulleri ile beslenen sağlıklı bir toplum olduğunu gösterdi. Yaş ortalaması ise sağlıklı beslenmeye karşın 13.76 olarak hesaplandı. Ortalamanın bu kadar düşük olmasının nedeni ise çocuk ölümlerinin fazlalığı. Orta boylu olan Bizanslılara ait iskeletlerde yapılan incelemeler, o dönemde beyin ameliyatı yapılabildiğini ve kansere rastlanabildiğini ortaya koydu.

Hz. İsa dönemine ait toplu mezarlar

Mardin'de 2 bin yıllık toplu mezar... Mardin'de yapılan kazı çalışmalarında Hz. İsa dönemine ait toplu mezarlar ortaya çıktı.

Mardin'in 3 bin yıllık antik kenti Dara Harabeleri'nde yapılan kazı çalışmalarında Hz. İsa dönemine ait toplu mezarlar ortaya çıktı. Mezarda yaklaşık binin üzerinde insan iskeleti bulundu.

Türklerde Mezar Taşları, Baş Ucu Taşı, Ayak Ucu Taşı, Yanlardaki Taşlar

TÜRKLERDE MEZAR TAŞLARI

Türklerde Mezar Taşları, Baş Ucu Taşı, Ayak Ucu Taşı, Yanlardaki Taşlar

Ziyaret olunan yer manasında olan , ölü gömülen ve üzeri bina ile örtülmemiş çukura mezar , kabirdenilmesi, üstü yapılan müslüman kabirlerine türbe adı varilmesine , bu üstüne bina yapılmamış mezarların baş ve ayak uçlarına taş ve heykeller dikildiği görülmektedir.

Eski Yunanlılar ve Romalılarda ve diğer toplumlarda bu maksatla mezarlar, mezar binaları, anıtlara ait bilgiler mevcuttur. Türbeler ve mezar abideleri sanat tarihi bakımından , kurganlar, yer altı mezar mağraları, ehramlar, mozaleler, mezar abideleri , mahsen mezarlar gibişeylerdir. Dinler tarihi bakımından da önemli olan mezar, mezar taşları , türbe ve mezar anıtları geniş bir inceleme konusu olmaktadır.

Bilhassa Göktürklerde hakan veya kahramanların , ünlü kişilerin mezarları üzerine “ öldürdükleri düşmanları” temsil eden heykel veya taşları diktikleri , eğer taş bulamazlarsa ağaçtan yapılmış heykel veya kazıları bu maksatla kullandıkları ve bu şekilde dikilen taşlara Balbal denildiği ileri sürülmektedir. Bu Balbal ve Balbal dikme adeti “Eski Türk Yazıtları” arasında Kül Tegin yazıtının Cenup Bilge Han yazıtının doğu tarafında yer almaktadır. Balbal dikme itikatının , Türklerin öldükten sonra öbür dünyada da haayatın mevcut olduğu ve insanın ölünce öbür dünyaya göç ettiğine, ölünün öbür dünyada herşeye ihtiyacı olacağından eşyaların mezara konmasına inanılırdı.

Hindistan Açıklarında Batık Şehir -M.Ö. 7500 ( Sualtı arkeolojik sit alanı)

Hindistan Açıklarında Batık Şehir -M.Ö. 7500

Sualtı arkeolojik sit alanı 9000 yıldan eski olabilir ve Hindistan’da Surat’tın 30 mil batısında Kuzeybatı Khambhat (Cambay) Körfezinde bulunmuştur.

Halk Bilimi ve Arkeolojinin İlişkisi

Bölüm 1: Arkeolojinin Tanımı:

a.Kelime Anlamı:

Arkhaio: eski (yunanca)
logos: bilim (yunanca)

Arkeloji kelimesi bu iki kelimenin birleşiminden oluşmuştur. Yani kelime manası ile eskinin bilimidir. Arkeolog terimi M.S.'nin ilk yüzyıllarına kadar Yunanistan'da sahnede dramatik mimiklerle eski efsanleri canlandıran aktörler için kullanılıyordu. Bugünkü anlamını ise 17. yüzyılda yaşamış bir doktor ve Lyons antikaları uzamanı olan Jacques Spon tarafından kazandırılmıştır.

Antik Çağ : Klasik Arkeoloji

Klasik Arkeoloji daha çok Antik Çağ diye adlandırılan Yunan ve Roma uygarlıklarını kapsayan bir dönemi içerir. Dar anlamıyla yaklaşık olarak M.Ö. 6. yüzyıl ile M.S. 3 yüzyıl arasındaki zaman dilimi ile ilgili olsa da geniş anlamıyla M.Ö. üçüncü binyıla kadar uzanan Girit, Yunan Anakarası ve Anadolu’nun batı ve güney kıyılarını içeren kültürlerin gelişimini inceler. Ege Denizi ve Ülkeleri: Ege bölgesi, Ege deniziyle çevrilen veya sınırlanan adalarla Asya ve Avrupa kıtaları kıyılarını, yani Yunanistan, Makedonya ve Trakya'nın doğu, Anadolu'nun ise batı ve güneybatı kıyılarını içine alan bölgedir. Ege kıyılarının çok girintili çıkıntılı olması, iyi korunmuş sayısız liman ve koylara sahip bulunması, denize doğru uzanan sıra dağlar arasında verimli vadilerin yeralması, iki kıta arasında jeolojik bir çöküntünün kalıntıları olan çeşitli büyüklükte birçok adaların bulunması, böylece Ege denizinde kara görmeyen hemen hemen hiçbir nokta bulunmaması deniz ulaşımını, dolayısıyla Asya ile Avrupa arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkileri kolaylaştırmada başlıca etken olmuştur. Yunanistan: Yunanistan son derece engebeli bir ülkedir. Ülkenin içi ekser hallerde kuzeyden güneye inen, yalnız orta Yunanistan'da kısmen doğuya kıvrılan ve Ege adaları üzerinden Anadolu yönünde uzanan yüksek dağlarla kaplıdır. Bu suretle bazan 2500 m.'yi bulan yükseklikteki alanlar ayrılmış, bunların aralarında ise geçilmesi güç geçitler sayesinde birbirine bağlanan ince uzun vadiler meydana gelmektedir. İşte bu nedenle Yunanistan dağlar arasına sıkışmış türlü büyüklükte kantonlara sahip olmuştur. Yalnız bazı büyük vadiler ve düzlükler kuzeyde Makedonya ve Teselya'da Orta Yunanistan'da Boiotya ve Attika, Peleponnes'te ise Argolis, Lakonya ve Mesenya'da olduğu gibi oldukça büyük devletlerin meydana gelmesini mümkün kılmıştır. Yunanistan'nın coğrafya bakımından bu parçalanmış durumu bu ülkenin siyasal bakımdan da irili ufaklı devletelere bölünmesinde başlıca etken olmuştur.
Anadolu'nun Batı Kıyıları: Yunanistan'dakiler kadar olmamakla beraber, yine bir hayli iyi korunmuş koy ve limanlara sahip Batı Anadolu kıyılarında da sıradağlar birbirine paralel olarak sahilden içerlere doğru uzanmakta ve aralarında Kaikos (Bakırçay), Hermos (Gediz), Kaistros (Küçük Menderes) ve Maiandros (Büyük Menderes) gibi büyük ırmaklar tarafından sulanan ve kıyılara kadar uzanan geniş ve verimli vadileri kapsamaktadır. Bu coğrafi durum bir taraftan çeşitli vadilerde kurulan şehirlerin iç bölgelerle kültürel ve ekonomik ilişkilerde bulunmalarını kolaylaştırmıştır.

Fosil Müzesi / Fosil resimleri






















Arkeolojik Eserlerin Temizlenmesi

ARKEOLOJİK ESERLERİN TEMİZLENMESİ


KİRDEN TEMİZLEME:

Temizlenecek olan eserin yüzeyinde bulunan toprak tabakası kıl fırça kullanılarak atılır. Sonra musluk altında suyla yıkanır veya bir kap içinde bulunan su içinde 1-2 saat bekletilir. Çıkmayan kir tabakası yumuşatıldıktan sonra sert tahta fırçaları kullanılarak çıkartılır. Kurumaları için temiz bir yere veya yerle temas etmeyecek şekilde bir miktar yukarıya kaldırılmış hasır tel üzerine yayılır. Bu uygulama yere yayılmasına nazaran hava sirkülasyonu sağlaması açısından daha olumlu bir çalışmadır.

İzmir Arkeoloji Müzesi

Izmir Arkeoloji Müzesi Izmir tarihi, gerek tarihi bilgiler ve gerekse arkeolojik kazilar sonucuna göre M.Ö.3000 yillarina kadar götürülebilmektedir. Prof. Dr.Ekrem AKURGAL 'in 1959'li yillardan bu yana aralikli olarak Bayrakli sirtlarinda sürdürdügü kazi çalismalari, Bergama'da 1866-1878 yillari arasinda Alman arkeologu Carl Humman'in Zeus Altarini bulmasi, Selçuk Artemis Tapinaginin 1869'da Ingiliz Wood tarafindan bulunmasi ve 1904'den bu yana da çesitli araliklarla Avusturyali arkeologlarin Efes Antik kenti kazilari, Izmir tarihini gün isigina çikarmaya yönelik yapilan arastirmalara birkaç örnektir.
Ayrica Türkiye'nin çesitli üniversitelerinden pek çok arastirmaci, kentin tarihi gelisimi ile ilgili arastirmalarina halen devam etmektedirler.

Piramitler Neden İnşa Edildi?

Piramitler Neden İnşa Edildi?
Kral mezarlarinin mastaba biçiminden, ehram sekline geçisine esasli bir sebep vardir ki, o da Kralin her türlü tecavüzden masun kalmasini temin etmek içindir. Mastabalarin insa tarzina ne kadar dikkat edilirse edilsin, hiç bir zaman yagmacilardan kurtulamamislardir. Zaten bir kere mezar açilip hava ile temas haline geçtigi vakit cesetler de çürüyüp toprak haline gelmislerdir. Bundan dolayi o kral mezarlari öyle saglam ve azamette yapilmalidir ki kimse o mezari açma girisiminde bulunamasin. Bunun içinde ehramlar yapilmistir.

Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı
Efes’teki Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinir. Artemision çok görkemli bir yapıydı. Tapınağın en büyük özelliği Helen dünyasının antik çağında mermerden yapılmış en büyük yapı olmasıdır.

Zigguratlar

ZİGGURATLAR


Ziggurat Mezapotamya’ya özgü bir terimdir. Tanrıdağı anlamındadır.(1) İlkçağda Sümerler, Keldanlılar, Babiller ve Asurlular tarafından yapılan, tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat yükselen(2) giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir kuledir.(3) Üzeri açık ve dört köşelidirler.(4)
Bu yapılar tarihi metinlerde Ziggurat, Zigura ve Ziggurak gibi çeşitli yazılışlarla görülür.(5) Zigguratların ilk olarak Sümerlerce inşa edildiği düşünesi yaygındır.

Tonyukuk Anıtı

TONYUKUK ANITI
Birinci Taş
Batı Cephesi
Bilge Tonyukuk ben kendim Çin ilinde kılındım. Türk milleti Çine tabi idi. Türk milleti hanını bulmayıp Çinden ayrıldı, hanlandı. Hanını bırakıp Çine tekrar teslim oldu. Tanrı şöyle demiştir: Han verdim, hanını bırakıp teslim oldun.
Teslim olduğun için Tanrı ölmüştür. Türk milleti öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir milletinin yerinde boy kalmadı.

Olimpos Zeus Heykeli

Eski zamanlarda Yunanlılar'ın en büyük festivali, "Tanrıların Kralı Zeus" onuruna düzenlenen Olimpiyat Oyunlarıydı. Bugünkü Olimpiyat oyunlarına benzeyen bu müsabakalarda Anadolu, Suriye, Mısır, Yunanistan ve Sicilya'dan atletler yarışırlardı. Olimpiyatlar ilk kez M.Ö. 776'da başladı. Oyunlar 4 yılda bir düzenleniyordu ve Yunan şehir devletlerinin bütünlüğünü sağlamaya yardımcı oluyordu. Yunanlılar, Yunanistan'ın batı kıyısında Peloponnesus denen bölgedeki Olimpos'ta Zeus adına bir tapınak yaptırmışlardı. Kutsal oyunlar süresince, şehir devletleri arasındaki savaşlar kesiliyor ve oyunlar için Olimpos'a (Olympia) gidecekler için güvenli bir geçiş imkanı sağlanıyordu.

Dünyanın 7 Harikası

İnsanların çağlar boyunca hayran kaldıkları büyük eserler, asırlar boyu sanatçılara ilham, onlara yaklaşma ve onları geçme, daha iyisini ve daha güzelini yapma arzusu vermiştir. Tarihi açıklayan, insan gücünün ve kabiliyetinin tanıkları olan bu şaheserlere ilgi duymayan nesiller, yaratıcılıklarını kaybetmişler, içinde bulundukları nesillerin medeniyet yarışında geri kalmalarına sebep olmuşlardır. Bu sebeple, bütün dünya için eşsiz birer kaynak ve hazine olan bu eserlerin bilinmesinde büyük faydalar vardır. Tarihçiler, yazarlar ve sanatkarlar, yüzyıllardan beri "Dünyanın en büyük ve en güzel anıtları hangileridir, nerede, ne zaman ve niçin yapılmışlardır?" sorularına cevap aramışlardır.
M.Ö. 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros ilk defa, kendi çağında yeryüzünde mevcut olan yedi büyük ve güzel anıtı "Dünyanın Yedi Harikası" olarak adlandırmıştır. Heykeltraşlık ve mimarlık şaheseri olan bu eserler şunlardır:

Arkeometri Tanımı

ARKEOMETRİ’NİN TANIMI VE TARİHÇESİ

Arkeometri, arkeolojide çeşitli fen ve doğa bilim dallarının matematiksel ölçüm ve analiz yöntemlerinin uygulanması ve kullanılması olarak tanımlanabilir. Bu bilim alanında günümüzde yapılan arkeolojik araştırmaların kültür tarihi açısından, elden geldiğince eksiksiz olarak değerlendirilebilmeleri için, fen ve doğa bilimlerinin çeşitli dallarından birlikte yararlanılır.
Aslında arkeometrinin başlangıcının 19.yy’ın başlarına kadar geriye gittiği söylenebilir. 1800’de ilk kez M.H. KLAPROTH (1743-1817) Berlin Bilim Akademisinde sikkeler, camlar ve Ortaçağ heykelleri üzerinde gerçekleştirdiği bazı kimyasal analizlerin sonuçları hakkında bir bildiri verir. (J.Riederer 1982) 19.yy’ın sonlarına doğru ve yüzyılımız başlarında gerek

Lidya Eserleri - Karun Hazineleri

LİDYA ESERLERİ (KARUN HAZİNELERİ)
Antik Çağ’da Anadolu’nun batısında yer alan, güneyi Karia, kuzeyi Mysia, doğusu Frigya, batısı Ionia ve Aiolia bölgeleri ile çevrili alana Lidya denmektedir. Ünlü tarihçi Heredot’a göre üç sülalenin yönettiği Lidya’nın son sülalesi Meermnandlar 141 yıl egemen olmuş, Lidya’nın bölgede siyasal ve ekonomik yönden önemli ülke olmasını sağlamışlardır.