Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

Türkçe - Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkçe - Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri


HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
1)
I.     Anonim halk edebiyatı nazım ürünüdür.
II.   Genellikle 7’li hece ölçüsüyle söylenir.
III. İlk iki dize doldurmadır, asıl olan son dizelerdir.
IV.  Son dörtlükte şairin mahlası bulunur.
V.   Yalnızca aşk üzerine söylenir.
 Yukarıda mani için verilen bilgilerden hangisi ya da hangileri yanlıştır?
A) I ve IV        B) II ve IV       C) I ve II         D) I ve III        E) IV ve V
 Cevap E
 2)
… şekil olarak koşmaya benzer. Maniye benzeyenler de vardır. Genellikle 11’li hece ölçüsüyle yazılır. Anonimdir. Ezgiyle söylenir. Aşk, savaş, kahramanlık konuları işlenir.

15 Mart 2012 Perşembe

Fabl (Öyküleme) Nedir, Özellikleri Nelerdir? Dünyanın Ünlü Fabl Yazarları

Ders verme amacıyla kaleme alınmış, düşündüren, güldüren ve sonunda da ders veren yazım şekillerinin genel adıdır Fabllar.
Öykünce ya da fabl, sonunda ders verme amacı ile yazılmış, güldüren ve düşündüren genellikle manzum

Açıklık, Akıcılık, Duruluk/yalınlık Ne Demektir?

Anlamda Açıklık:
     Bir yazının açık ve anlaşılır olması; yazıda gereksiz sözcük, söz ve ibarelere yer vermemekle gerçekleşir. Yazı, aralıklı zamanlarda gözden geçirilirse bazı ifade ve sözcüklerin gereksiz olduğu görülecektir. Bu yüzden etkili cümlelerde fikirlerin tam olarak karşılayan sözcükler kullanılmalıdır. Duygu ve düşüncelerimizi anlatırken sözü uzatmak ya da gereksiz sözcükler kullanmak, okur ile gönderen arasındaki iletişimi bozacağı gibi, yazıdan beklenen etkiyi de ortadan kaldırır.
Akıcılık:

Sebk-i Hindi Akımı ve Özellikleri Nedir?

Sebk-i Hindi; Hint üslubu ya da Hint tarzı anlamına gelen ” Sebk-i Hindi” Eski Türk Edebiyatı şairlerinin , ,İranlı şairlerden etkilenilmesiyle ortaya çıkmıştır.
SEBK-İ HİNDİ’NİN ÖZELLİKLERİ
  1. Şiirde anlatım ikinci plana düşmüş anlam güzelliği önem kazanmıştır.
  2. İnsanın hayal dünyasının önem kazanması, şiirin güç anlaşılmasına yol açmıştır.
  3. Mübalağa sanatı bu şiir tarzında önemli bir yer tutmaktadır.

19 Ocak 2012 Perşembe

"Kolaj" ve Romandaki Yeri

“Şiir, roman gibi plastik olmayan sanatta, imzalı bir alfabeden sokakta yerden alınan bir mektuba kadar, kolajların var olduğunu kabul ettiğimiz andan başlayarak yazgısal olarak kolaj ve alıntıyı birbirine karıştırmaya, başkasının yazdığı şeyi ya da reklam, duvar yazısı, gazete makalesi vb. günlük yaşamdan alınan her metni kendi yazdığımız şeye aktarma işini kolaj olarak adlandırmaya başladık.”
Aragon, 1936

Kolaj, son otuz yıllık süreçte –müzik aracılığıyla– dilimize giren “aranjman”, “potburi” gibi batılı öncüllerinin yerini alarak güncelleşen bir başka yabancı sözcük. Genellikle iletişim söyleminde sıklaşan yanlış anlamlı kullanımıyla1 yaygınlaşma yolunda ilerleyen kolaj sözcüğü aslında bir sanat terimidir. Aşağıdaki satırlarda açımlanacak olduğu üzere, resim sanatının 20. yüzyıldaki önemli girişimlerinden ve dolayısıyla dönüm noktalarından birini oluşturan bir tekniğin adıdır. Edebiyattaki yenilikçi girişimlere koşut olarak öykülemeli anlatı türlerine de geçen kolaj, kökenindeki belirginliğe karşın bu yazı sanatında biraz daha karmaşık bir kapsama ulaş(tırıl)mıştır. Özellikle ‘metinlerarasılık’ yönteminin netleşmesinden sonra, onunla ilintilendirilmeye başlanan kolaj üzerindeki doğrudan ya da dolaylı değerlendirmelerdeki terminolojik belirsizlik halen sürmektedir.

Kapsam, köken ve tarihçe

20. yüzyılın başlarında oluşan kübizm akımının resim sanatına önemli bir katkısı olan kolaj, aynı zamanda avangardist sanat anlayışının en önemli öğeleri arasında yer alır. Dolayısıyla, modernist sanat tutumunun, yansıtmacı anlayışa karşı çıkışını somutlaştırmada türettiği önemli sanat araçlarından biri olmuştur. Nesnel gerçekliği temsil etmeyi başlıca amacı sayan yansıtmacı tarzda sanat eseri, sanatçının benimsediği ekolün ilkeleri ışığında çeşitlenmekle birlikte, genel olarak beş duyuyla algılanabilen gerçekliği işlemeye dayalı bir biçim-içerik bütünlüğüne önem vermiştir. Malzemesi ne olursa olsun, izleyicide/okuyucuda gerçeklik duygusu oluşturmaya ya da üstlendiği gerçeklik temsilini onunla paylaşmaya yönelmiştir.
Plastik sanatlar içerisinde yer alan resim, bu kolun diğer iki üyesi mimarinin ve heykelin (rölyef hariç) koruyageldiği en, boy ve derinlik boyutlarından sonuncusuna sahip olmayışının yol açtığı gerçekliğini yitirme kaygısını ‘perspektif’ sayesinde –kurmaca olmayışının sınırları içinde kalsa da– yeniden kazanmıştır. Dolayısıyla yansıtmacı anlayış, sanat eserinin barındırdığı içeriğin, dış gerçekliğin aynısı olduğu hususunda

14 Aralık 2011 Çarşamba

Bilimsel makale nasıl yazılır ?

Bilimsel bir deney, sonuçları ne kadar göz kamaştırıcı olursa olsun, bu sonuçlar yayımlanıncaya kadar tamamlanmış değildir. Aslında, Bilim felsefesinin anahtar taşı, özgün araştırmanın yayımlanması gerektiği temel varsayımıdır. Yeni bilgiler, sadece bu şekilde gerçeklik kazanır ve mevcut veritabanına eklenerek bilimsel bilgi adını alır. [1]

Bilimsel makale yazımında mümkün olduğunca sade bir anlatım seçilmelidir. Süslü kelimelerden ve edebi

Bilimsel makale yazım kuralları nelerdir

Bilimsel Makale yazmanın tarihçesi (IMRAD)

"Bilimin ayıklamaya çalıştığını, sanat kışkırtma yolunu arar- biri için ölümcül olan gizem, diğeri için yaşamsaldır. " John Fowles

ERKEN TARİH

İnsanlar binlerce yıldır iletişim kurabilmişlerdir. Fakat, bugün bildiğimiz şekliyle bilimsel iletişim nispeten yenidir. İlk dergiler sadece 300 yıl önce yayımlanmış ve bilimsel makalenin IMRAD (Introduction-Giriş, Methods-Yöntemler, Results-Sonuçlar and Discussion-Tartışma) düzenlemesi son 100 yıl içinde gelişmiştir.
Bilginin, bilimsel veya başka türde, uygun iletişim mekanizması kuruluncaya kadar etkin şekilde iletişimi yapılamamıştır. Tarih öncesi insanlar, sözle iletişim kurabilmişlerdi. Fakat kuşkusuz her yeni kuşak; kaynak gösterecek yazılı kayıtlar olmaksızın, bilgi elde edildiği hızla kaybolduğundan, esas olarak hep aynı çizgiden başladı.

Bilimsel Makale Özeti Nasıl Yazılır

Kısa Özet Nasıl Hazırlanır?

"Tanıtıcı bir özet (Abstract-Kısa Özet), metnin içeriğinin paragraf formunda olan şeklidir; okurlar için genel bir haritadır. " Michael Alley

TANIM

Kısa Özete, makalenin küçültülmüş bir biçimi olarak bakılmalıdır. Kısa Özet (Abstract) makalenin ana kısımlarının (Giriş, Malzeme ve Yöntemler, Sonuçlar, Tartışma) herbirinin kısa bir özetini vermelidir. Houghtonun (25) söylediği gibi Kısa Özet, dokümandaki bilginin bir özeti olarak tanımlanabilir.

13 Mart 2011 Pazar

Ses, Harf ve Alfabe

Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime ses denir. Ses, dili oluşturan en küçük birimdir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır.

Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir.

Türk alfabesi, Latin harfleri esas alınarak 1.XI.1928 gün ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile kabul edilmiştir. Bu Kanun’a göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır.*

Türk alfabesindeki harflerin sıra sayıları, adları, kitap ve el yazısı biçimleri ile kodları ** aşağıda belirtilmiştir:

* Kanun’da önce “i” sonra “ı” belirtilmişse de yaygın ve yerleşmiş olan sıraya göre önce “ı” sonra “i” gelmektedir.
** Türk Kodlama Sistemi, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak TDK İmla Kılavuzu Çalışma Grubu tarafından 8 Ocak 2004 günü belirlenmiş ve TSE tarafından Nisan 2005/TS 13148 numaralı belge ile ölçünlü (standart) hâle getirilmiştir.

Sesler ve Ses Uyumları

Türkçede sesler, ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Ünlülerin Nitelikleri

Ses yolunda herhangi bir engele çarpmadan çıkan seslere ünlü denir. Türkçede sekiz ünlü vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.
Ünlüler şu biçimde sınıflandırılır:
A. Çıkış yeri ve dilin durumuna göre:

  1. 1. Kalın ünlüler: a, ı, o, u.
  2. 2. İnce ünlüler: e, i, ö, ü.
B. Dudakların durumuna göre:
  1. 1. Düz ünlüler: a, e, ı, i.
  2. 2. Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü.
C. Ağzın açıklığına göre:
  1. 1. Geniş ünlüler: a, e, o, ö.
  2. 2. Dar ünlüler: ı, i, u, ü.
Ünlülerin nitelikleri aşağıdaki çizelgede toplu olarak gösterilmiştir:

Düz
Yuvarlak
Geniş
Dar
Geniş
Dar
Kalın
a
ı
o
u
İnce
e
i
ö
ü
Uzun Ünlü
Kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren kelimelerde görülür: şair (şa:ir), numune (numu:ne), iman (i:man). Bu örneklerde iki noktadan önceki harfin gösterdiği ses uzun ünlüdür ve uzun söylenir. Ancak, birçok kelimede uzun ünlü kısalmıştır: beyaz, hiç, rahat, ruh. Bu örneklerdeki koyu harflerle belirtilen sesler, alındıkları dilde uzun oldukları hâlde Türkçede kısa söylenir.

Düzeltme İşareti

Düzeltme işaretinin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir:

1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).
UYARI : Katil (< katl = öldürme) ve kadir (< kadr = değer) kelimeleriyle karışma olasılığı olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren) ve kadir (< ka:dir = güçlü) kelimelerinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır.
2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût. Kişi ve yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve u ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır: Halûk, Lâle, Nalân; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki.
3. Nispet i'sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması da önlenmiş olur.
Nispet i'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik.

Büyük Ünlü Uyumu

Büyük Ünlü Uyumu
Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de kalın; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ağız, ayak, boyun, boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük. Buna büyük ünlü uyumu adı verilir.
Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman.
Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret.

Küçük Ünlü Uyumu

Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür:
1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa son*raki hecelerde de düz ünlü bulunur: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek.
2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa bunu izleyen ilk hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlü bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk, yoklamak, vurmak, yumurta, özlemek, güreşmek, sürmek.
Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavur-, kavuş-, savur-, yağmur.
Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz: aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz, kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur.
Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun-u, konsolos-luğ-u, mümin-lik, müzik-çi, yağmur-luk.
-ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.
Bu ünlü düzenleri ve ilk heceyi izleyen ünlüler aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir:

a › a, ı (bakar, alır)
o › u, a (omuz, oya)
e › e, i (geçer, gelir)
ö › ü, e (ölçü, ördek)
ı › ı, a (kılıç, kısa)
u › u, a (uzun, uzak)
i › i, e (ilik, ince)
ü › ü, e (ütü, ürkek)
Ünlü Daralması (a - ı, e – i)

Ünlü Düşmesi

İkinci hecesinde dar ünlü bulunan iki heceli kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerindeki dar ünlüler genellikle düşer: ağız / ağzı, alın / alnı, bağır / bağra, bağrım, beniz / benzi, beyin / beynimiz, boyun / boynu, böğür / böğrüm, burun / burnu, geniz / genzi, göğüs / göğsün, gönül / gönlünüz, karın / karnı, oğul / oğlu; çevir- / çevril-, devir- / devril-.
Ünsüzlerin Nitelikleri
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir.
Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır. Bunlar: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.
Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:
1. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ün*süzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z.
2. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t.
Kökeni Türkçe olan kelimelerin so*nunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı demir), saç (kıl).
Dilimizdeki hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında, alıntı ke*limelerde tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur: sebep (< sebeb), kitap

Ünsüz Uyumu ve Ünsüz Düşmesi

Ünsüz Uyumu ve Ünsüz Düşmesi
Dilimizde tonsuz (sert) ünsüzle biten kelimelere gelen ekler tonsuz (sert) ünsüzle başlar: aç-tı, aş-çı, bak-tım, bas-kı, çiçek-ten, düş-kün, geç-tim, ipek-çi, seç-kin, seç-ti, süt-çü.
Ünsüz Türemesi (y, v)
İki ünlünün yan yana bulunduğu bazı alıntı kelimelerde ünlüler arasında y, v sesleri türemiştir: fiyat (< fiat), zayıf (< zaif); konservatuvar, labora*tuvar, pisuvar, repertuvar, tretuvar, tuval, tuvalet.
Ünsüz Düşmesi

Arapçadan dilimize girmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunan kelimelerin yalın durumunda ünsüzlerden biri düşer (ünsüz tekleşir): hak (< hakk), his (< hiss), ret (< redd), zan (< zann), zem (< zemm). Bu tür kelimelere ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde düşen ünsüz ortaya çıkar: hak, hakka; his, hissimiz; ret, reddi; zan, zannımca; zem, zemmi.
n > m Değişmesi
Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü m'ye dönüşür: saklambaç (< saklanbaç), dolambaç (< dolanbaç), ambar (< an*bar), amber (< anber), cambaz (< canbaz), çember (< çenber), kümbet (< gunbed), memba (< menba), mümbit (< munbit), tambur (< tanbur).

Bazı Kelime ve Eklerin Yazılışı

Bağlaç Olan da, de’nin Yazılışı

Bağlaç olan da, de ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.
UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz.
UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da.
UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).
UYARI : Da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur. Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, evde (ev-de) kalmak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, çantada (çanta-da) kek*lik. İkide (iki-de) bir aynı sözü söyleyip durma.
Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)
Bağlaç Olan ki’nin Yazılışı
Bağlaç olan ki ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki.
Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlen*sin.
(Mustafa Kemal Atatürk)
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki! (Orhan Veli Kanık)
Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki" adlı eseri ne güzeldir!
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
Ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örnekler*den çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.
Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki?
Bağlaç Olan ne ... ne ...’nin Yazılışı
Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerde fiil olumlu olmalıdır: Ne Fransa’da ne de Almanya’da aradığını bulabilmişti.
Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurtmalıdırlar. (Refik Halit Karay)
Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı. (Falih Rıfkı Atay)
Soru Eki mı, mi, mu, mü’nün Yazılışı
Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumla*rına uyar: Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu? İnsanlık öldü mü?

Sayıların Yazılışı

1. Sayılar metin içerisinde yazıyla yazılır: bin yıldan beri, dört kardeş, haf*tanın beşinci günü, üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, üçüncü sınıf.
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.
(Cahit Sıtkı Tarancı)
Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda rakam kullanılır: 17.30'da, 11.00’de, 1.500.000 lira, 25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 kişi, % 25, % 50.
Saat ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: saat dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika üç saniye geçe, mesela saat onda.

Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler

Büyük harflerin kullanıldığı yerler aşağıda sıralanmıştır:
A. Cümle büyük harfle başlar: Ak akçe kara gün içindir.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. (Atatürk)
Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta, soru, ünlem) konur:
Atatürk, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"diyor.
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.
(Nurullah Ataç)

Ancak iki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz:
Bir zamanlar -bu zamanlar çok da uzak değildir, bundan on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar genişti.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar:
Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. (Cenap Şahabettin)
Ancak iki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu örnekler büyük harfle başlamaz:
Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... (Memduh Şevket Esendal)
UYARI: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz: 2005 yılında Türk Dil Kurumunun 73. yılını kutladık.
UYARI: Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır: "Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye" gibi yüzlerce ke*lime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur. "Et-, ol-" fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir.
B. Dizeler genellikle büyük harfle başlar:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi;
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
(Muhibbi)

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
(Mehmet Akif Ersoy)

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
(Yahya Kemal Beyatlı)
C. Özel adlar büyük harfle başlar:
1. Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Ahmet Haşim, Tevfik Fikret, Mehmet Emin Yurdakul, Hüseyin Cahit Yalçın, Orhan Veli Kanık, Sait Faik Abasıyanık, Yunus Emre, Evliya Çelebi, Gevheri, Karacaoğlan, Âşık Ömer, Wolfgang von Goethe, Wilhelm Radloff, Vilhelm Thomsen, Victor Hugo.
Takma adlar da büyük harfle başlar: Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman), Demirtaş (Ziya Gökalp), Tarhan (Ömer Seyfettin), AkaGündüz (Hüseyin Avni, Enis Avni), Kirpi (Refik Halit Karay), Deli Ozan (Faruk Nafiz Çamlıbel), Server Bedi (Peyami Safa), İrfan Kudret (Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali Sel (Orhan Veli Kanık).
2. Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol Bey, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Hamdi Bey, Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Doktor Behçet Uz, Mareşal Fevzi Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel; Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Genç Osman, Deli İbrahim, Avcı Mehmet, Nişancı Mehmet Paşa, Deli Petro.
Akrabalık bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Tülay abla, Ayşe teyze, Fatma nine, Kemal dayı, Saim amca, Ali enişte.
Akrabalık bil*diren kelimeler başa geldiğinde lakap yerine kullanıldığı için büyük harfle baş*lar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan.
Bazı tarihî ve menkıbevi şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri kazandığı ve özel ada dâhil olduğu için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana.

Birleşik Kelimelerin Yazılışı

Belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış çe*kimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavramı karşıladıklarında birleşik kelime olurlar: yer çekimi, hanımeli, ses bilgisi; beyaz peynir, açıkgöz, toplu iğne; eli açık, sırtı pek; söz etmek, zikretmek, hasta olmak, gelebilmek, yazadurmak, alıvermek; çoluk çocuk, çıtçıt, altüst; başüstüne, günaydın; sağ ol, ateşkes, külbastı.
Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır.
A. Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler

Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar:
1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri).
2.Et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: emretmek (kaybolmak (haletmek ( (reddetmek (
UYARI : Sadece söyleyişte tonlulaşma biçiminde ses değişmesine uğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek, izaç etmek, iktisap et*mek. Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir.
3. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır.
a. Bitki adları: aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, kuşburnu, turnagagası, açıkağız, akkuyruk (çay), alabaş, altınbaş (kavun), altıparmak (palamut), beşbıyık (muşmula), acemborusu, çobançantası, gelinfeneri, karnıkara (börülce), kuşyemi, şeytanarabası, venüsçarığı, yılan*yastığı, akşamsefası, camgüzeli, çadıru*şağı, gecesefası, ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), havvaanaeli, meryemanaeldiveni.
b. Hayvan adları: danaburnu (böcek), akbaş (kuş), alabacak (at), bağrıkara (kuş), beş*parmak (deniz hayvanı), beşpençe (deniz hayvanı), çakırkanat (ördek), elmabaş (tepeli dalgıç), kababurun (balık), kamçıkuyruk (koyun), kamışkulak (at), karabaş, karagöz (balık), kara*fatma (böcek), kızılkanat (balık), sarıkuyruk (balık), yeşilbaş (ördek), sazkayası (balık), sırtı*kara (balık), şeytaniğnesi, yalıçapkını (kuş), bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek), sarısabır (bitki).
c. Hastalık adları: itdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karata*ban.
ç. Alet ve eşya adları: balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuzayağı (çubuk), domuztır*nağı (kanca), horozayağı (burgu), kargaburnu (alet), keçitırnağı (oyma kalemi), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü), baltabaş (gemi) gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu (tekne).
d. Biçim adları: ayıbacağı (yelken biçimi), balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşek*sırtı (çatı biçimi), kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (işaret), köpekkuyruğu (spor), sıçandişi (dikiş), balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı biçimi), turnageçidi (fırtına).
e. Yiyecek adları: dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), hanımparmağı (tatlı), ka*dınbudu (köfte), kadıngöbeği (tatlı), kargabeyni (yemek), kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye), alinazik (kebap).
f. Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş.
g. Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kü*mesi), Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız), Küçükayı (yıldız kü*mesi), Kervankıran (yıldız), Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi).
ğ. Renk adları: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçi*çeği, ördekbaşı, ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü, vapur*dumanı, vişneçürüğü, yavruağzı.
4.-a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek, görmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır: alabildiğine, düşünebilmek, yapabil*mek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak; çıkagelmek, olagelmek, süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak; alıvermek, gelivermek, gülüvermek, uçuvermek; düşmeyegör, ölmeyegör.
5. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik keli*meler bitişik yazılır: alaşağı, albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç, örtbas, seçal, veryansın, yapboz, yazboz tahtası.
6. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil eklerinin kalıplaşmasıyla oluşan birleşik kelimeler bitişik yazılır:

Deyimlerin, İkilemelerin ve Alıntı Kelimelerin Yazılışı

Deyimlerin Yazılışı
Deyimler ayrı yazılır: akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü.
İkilemelerin Yazılışı
İkilemeler ayrı yazılır: adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), cır cır (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, karış karış, kös kös (dinlemek), kucak kucak, şıp şıp (damlamak), şıpır şıpır, tak tak (vurmak), takım takım, tı*kır tıkır, yavaş yavaş.
bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine bo*yuna, eski püskü, ev bark, konu komşu, pılı pırtı, salkım saçak, sere serpe, soy sop, süklüm püklüm, yana yakıla, yarım yamalak.
m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır: at mat, çocuk mocuk, dolap molap, kapı mapı, kitap mitap.
İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe, omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala, elden ele, günden güne, içten içe, yıldan yıla; başa baş, bire bir (ölçü), dişe diş, göze göz, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna, günü gününe, peşi peşine, ucu ucuna.
Alıntı Kelimelerin Yazılışı
Yabancı kökenli kelimelerin yazılışlarıyla ilgili bazı noktalar aşağıda gösterilmiştir:
1. İki ünsüzle başlayan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: francala, gram, gramer, gramofon, grup, kral, kredi, kritik, plan, pratik, problem, profesör, program, proje, propaganda, pro*tein, prova, psikoloji, slogan, snop, spiker, spor, staj, stil, stüdyo, trafik, tren, triptik.