Milliyetçilik 18. yüzyıl sonlarında özellikle Alman düşünürleri arasında, Fransız devrimi ve Napolyon'un Avrupa çapında yaydığı evrensel vatandaşlık ve akıl ideallerine tepki olarak doğdu.
tıklayın ONBİRİNCİ BÖLÜMÜ DİNLEYİN
Alternatif formatta oynat
Başlangıçta bir çok Alman düşünür Napolyon hayranıydı. Ancak zaman içinde bir çeşit askeri işgalciye dönüştüğünde Napolyon'a karşı cephe almaya başladılar.
Bir dizi düşünür, her bir ulusal kültürün, özellikle de dillerin eşsiz rolünü vurgulamaya başladı.
Bu tür bir milliyetçiliğin 1860 ve 70'lerde İtalya ve Almanya'nın, küçük devletçiklerin bir araya gelmesi ile kurulmasında büyük etkisi oldu.
Bazı uzmanlara göre İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde ise, devletin prestiji çerçevesinde ortaya çıkan bir milliyetçiliği yüzlerce yıl geriye götürmek mümkün.
Afrika ve Asya'nın çoğu bölgesinde, özellikle de İngiltere'nin yönetimindeki Hindistan'da ise milliyetçilik, sömürgecilik karşıtı hareketle içiçe geçti. Genelde bu yukarıdan aşağı, eğitimli seçkinlerin önderliğinde bir hareketti...
Örneğin, Kenya'da Jomo Kenyatta, Gana'da Kwame Nkrumah ve bağımsız Hindistan'ın kurucuları Gandi ile Nehru...
Gündeme gelen bir soru, yeni devletlerin bölünmeye ve kurulmaya devam ettiği çağımızda, millet ve devlet kavramlarının sınırlarının nasıl tanımlanması gerektiği...
Bir diğer bir soru ise küreselleşmenin milliyetçiliğin sonu olup olamayacağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ders,plan,proje,performans,ödev