Sokrates’in felsefesi, her konuda tam bir uyum içinde olmasa da, Stoacılığı derinden şekillendirmiştir. Bu yazıda, Sokrates ile Stoacı felsefenin kesişen ve ayrışan noktalarını inceleyeceğiz.
Sokrates’in etkisi, Stoacı felsefenin köklerinde güçlü bir şekilde hissedilir. Stoacılığın kurucusu Kıbrıslı Zenon, Ksenophanes’in Memorabilia adlı eseri üzerinden Sokrates’i tanımış ve onun felsefesinden ilham alarak kendi düşünce sistemini oluşturmuştur. Sokrates, Zenon için bir rehber, bir rol modeli olmuştur.
Geç Roma dönemindeki Stoacılığın önde gelen isimleri bile Sokrates’in etkisinden kaçamamıştır. Epiktetos, Söylevler’inde Sokrates’e 77 kez atıfta bulunarak onu diğer filozoflardan daha fazla anmıştır. Marcus Aurelius da Kendime Düşünceler’de Sokrates’e birkaç kez yer vermiştir.
Stoacı filozofların Sokrates’e hayranlığı açıkça ortadayken, Sokrates’in Stoacılık hakkında ne düşüneceğini kestirmek zordur. Bunu anlamak için Sokrates’in felsefi temellerini Stoacılıkla karşılaştırarak onun Stoacılığa nasıl yaklaşabileceğini çıkarabiliriz.
Fazilet Bilgiye Eş midir?
Sokrates, faziletin bilgiyle aynı olduğuna inanırdı. Bir şeyin iyi olduğunu bilmek, ona uygun davranmayı gerektirir; dolayısıyla, insanlar yalnızca cehalet nedeniyle yanlış yapar. Eğer fazilet bilgiyle eşdeğerse, o zaman fazilet insanın içinde bulunur. Stoacılar da faziletin içsel olduğuna inanır, bu da Sokrates’in bu görüşünü Stoacılığın temel bir unsuruyla uyumlu kılar. Ayrıca, Sokrates’e göre fazilet öğrenilebilir; neyin iyi olduğunu bilmek, iyi olanı yapmaya yol açar.
Ancak Stoacılar, Sokrates’in bu görüşüne tam olarak katılmaz. Sokrates’in yaklaşımı, duyguların yargıyı bulanıklaştırabileceği gerçeğini göz ardı eder. Stoacılar, olumsuz duyguların etkisine vurgu yaparak, kontrolümüz altında olan ve olmayan şeyleri ayırt etmeye ve derin düşünmeye odaklanır.
Fazilet Akılda mı Yatar?
Stoacılar, faziletin kendi doğamızı anlamaktan geçtiğine inanırdı. Zihin, doğuştan gelen bir parçamızdır ve değerlerimizi sorgulamak için her zaman düşünceye dalabiliriz. Ancak Sokrates, bu tür bir içe dönüşün yeterli olduğunu düşünmezdi. Onun yöntemi, diyalog üzerine kuruluydu.
Sokratik yöntem, iki kişi arasında bir alışveriş gerektirir. Sokrates’in “Hiçbir şey bilmediğimi biliyorum” sözü, onun diyaloğa olan tutkusunun başlangıcıdır. Bu diyalektik yöntem, güzellik, onur, gerçeklik ya da sevgi gibi kavramların özünü araştırmayı amaçlar. Stoacılar ise bu yöntemi benimsemezdi; çünkü yalnızca kendi zihinlerinin kontrol altında olduğuna ve hakikate ancak içe bakışla ulaşılabileceğine inanırdı. Başkalarının görüşleri, yalnızca yanıltıcı olabilir ve algılarımızı karıştırabilirdi.
Evren ve Akıl
Stoacılık, evrendeki her şeyin –akıl ve ruh dâhil– maddi olduğu fikrine dayanan materyalist bir felsefedir. Aklımız ya da ruhumuz, evrenin bir parçasıdır ve Tanrı’nın maddi zihninin bir uzantısıdır. Stoacılar, ruhların sonunda evrenin “ateşi” tarafından geri dönüştürülerek evrenin merkezine döneceğine inanır.
Sokrates ise metafizik tartışmalara fazla zaman ayırmazdı. Onun felsefesi tamamen pratikti ve hakikatin zihinlerimizde (ruhlarımızda) yattığına inanırdı. İnsan eyleminin amacı, onun temel ilgi alanıydı. Bu nedenle, Sokrates’in Stoacı metafiziğe kayıtsız kalması olasıdır.
Bununla birlikte, Sokrates, Stoacıların zihinlerin Tanrı’nın zihninin bir parçası olduğu fikrine karşı çıkabilirdi. Çünkü o, temel hakikatin doğada değil, insan zihninde anımsanmayı beklediğine inanırdı. Başka bir deyişle, Sokrates için akıl özerkti.
Faziletlerin Sayısı
Sokrates, yalnızca bir fazileti kabul ederdi: bilgi. İyi olanı yapmak, iyinin ne olduğunu bilmektir; cehalet ise tüm kötülüklerin kaynağıdır. Stoacılar ise dört temel fazileti benimser: bilgelik, ölçülülük, adalet ve cesaret.
Kıbrıslı Zenon, Sokrates’in etkisiyle bilgeliğin en kapsayıcı fazilet olduğunu, ancak diğerlerinden üstün olmadığını savunmuştur. Stoacılara göre tüm faziletler eşittir; bir faziletin varlığı, diğerlerini de beraberinde getirir.
Stoacılar fazilete pratik bir bakış açısı getirirken, Sokrates daha entelektüel bir yaklaşım benimsemiştir. Yine de Sokrates’in etkisi, Stoacılığın neredeyse her alanında izlenebilir. Bu nedenle, Sokrates’in Stoacılığa karşı çıkması pek olası görünmüyor. O, her şeyi sorguladığı gibi, Stoacılığı da sorgulardı.
Sokrates’in gölgesi, Stoacılığın üzerine uzun bir şekilde düşer; ancak bu gölge, hem bir ilham kaynağı hem de bir tartışma zeminidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ders,plan,proje,performans,ödev