Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

18 Aralık 2024 Çarşamba

Bilgi ve belge yönetimi nedir?


Shutterstock

Dünyada her saniye milyonlarca yeni veri/bilgi üretiliyor. Öyle ki her dönemde bu büyüklüğü açıklamak için yeni bir birimle tanışıyoruz: Terabayt, petabayt, exabayt, zetabayt, yottabayt… Bu terimlerin söylenmesi çok kolay ancak bu terimlerin temsil ettiği verinin/bilginin boyutu gittikçe yönetilmesi zor bir hal alıyor. Bu bilginin sınıflanması, düzenlenmesi, erişiminin sağlanması, yayınlanması, doğrulanması ve tüm bu süreçlerin hiçbir kesintiye uğramadan devam edebilmesi için profesyoneller yetiştiren bir bölüm var: Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü. Bu bölüm 2002 yılında Kütüphanecilik, Arşivcilik ve Dokümantasyon-Enformasyon bölümlerinin birleştirilmesiyle Bilgi ve Belge Yönetimi adını aldı.

En doğru bilgiye, en doğru kanaldan, en hızlı şekilde erişmek; bu bilgiyi doğru yorumlamak, analiz edebilmek ve sentezleyip sunabilmek tarihin her döneminde önemliydi. Bu işlev tarih boyunca kütüphaneler tarafından gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediyor. Tıpkı kütüphanelerin dünya tarihinde önemli yeri olduğu gibi kütüphanecilik eğitiminin de önemli bir yeri var. Ülkemizde 1925’te kütüphanecilik kurslarıyla başlayan kütüphanecilik eğitimi, 1954’te Ankara Üniversitesi Kütüphanecilik Enstitüsünün kurulmasıyla resmî olarak profesyoneller yetiştirmeye başladı ve günümüzde Bilgi ve Belge Yönetimi adıyla lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde uzmanlar yetiştirmeye devam ediyor.

Kütüphanecilikten bilgi okullarına

İnsanlar ve bilgi arasındaki bağlantıyı nasıl kurabiliriz? İnsanların potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olmak için bilgiyi nasıl sunabiliriz? Olumlu değişimi sağlamak için bir aracı olarak bilgiyi nasıl kullanabiliriz?[1]

Bilgi ve Belge Yönetiminin temelinde bu sorular ve “

Fizik nedir? Fizikçi ne iş yapar?


Belki okumuşsunuzdur. Douglas Adams’ın yazdığı (1978) Otostopçunun Galaksi Rehberi’nde “Derin Düşünce” adındaki süper bilgisayara hayatın, evrenin, her şeyin cevabını sorarlar. Bilgisayar, yedi buçuk milyon yıl hesap yaptıktan sonra “Cevap 42.” der.

Güzel bir örnekle evrendeki en küçük cisimlerle en büyük cisimlerin büyüklük sıralarını[1] kafamızda canlandırabiliriz. 42 katlı bir bina hayal edelim. Birinci katta evrendeki en küçük madde olsun, örneğin atom çekirdeği (10-15 m). Her katta bir önceki katın 10 katı büyüklüğünde maddeler olsun. Böylece birinci kata atom çekirdeğini koyarsak, beşinci katta atomlar, onuncu katta hücreler ve on beşinci katta biz insanlar yaşıyor oluruz. Yirmi ikinci katta gezegenler ve güneş sistemi, otuz altıncı katta galaksiler, kırk birinci katta gözlemlenebilir evren ve kırk ikinci katta evrenin kendisi. Evrende uzaysal büyüklük ölçeklerini böyle hayal edebiliriz.

En büyük (?) asal sayı

Bugünlerde haber sitelerinde “En büyük asal sayı bulundu” türünden haberlere rastlayabilirsiniz. Bu haberlerin aslı var mı? Asal sayı nedir? En büyük asal sayı (?) bulunabilir mi? Asal sayı arayışının tarihteki örnekleri, asal sayı bulmanın bize ne yararı var ve siz sıcak evinizden bu arayışa nasıl katkıda bulunabilirsiniz? 



Asal sayı nedir? Tüm asal sayılar belirlenebilir mi? 

Asal sayılar sadece kendisine ve 1’e bölünebilen 1’den büyük doğal sayılar olarak tanımlanır. Örneğin ilk 10 asal sayı 2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23, 29 biçiminde sıralanır.

Acaba asal sayılar kaç tanedir? Tüm asal sayılar belirlenebilir mi?