Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

13 Mart 2011 Pazar

Hece Yapısı ve Satır Sonunda Kelimelerin Bölünmesi

Türkçede kelime içinde iki ünlü arasındaki ünsüz, kendinden sonraki ünlüyle hece kurar: a-ra-ba, bi-çi-mi-ne, in-sa-nın, ka-ra-ca, alt-lık, al-dı.
Kelime içinde yan yana gelen ünsüzlerden sonuncusu kendisinden sonraki ünlüyle, diğerleri kendilerinden önceki ünlüyle hece kurar: bir-lik, sev-mek, Türk-çe, Kork-maz.
Batı kökenli kelimeler, Türkçenin hece yapısına göre hecelere ayrılır: band-rol, kont-rol, port-re, prog-ram, sant-ral, sürp-riz, tund-ra, volf-ram.

Türk Halk Edebiyâtı ve Müziğinde Hoyrat



Konu: Türk Halk Edebiyâtı ve Müziğinde Hoyrat
Yazar: Mehmet Avni özbek

Konu Açıklaması:

Giriş

Günümüzde sosyo-ekonomik gelişmeler ve teknik ilerlemeler, kültürümüzün sözlü kaynaklarını hızla körelme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmakta, dillerde yaşayan kültür hazinemizin gün be gün yok olmasına yol açmaktadır. İşte bu sözlü kaynaklarımızın ezgili türlerinden biri de “HOYRAT” tır.

Tanım:

EDEBİYATTA HOYRAT

Hoyrat, halkın duygu ve düşüncesini özlü bir şekilde dile getiren, en duygusuz kişileri duygulandıran, en uyuşmuş gönülleri heyecanla dolduran bir halk şiiri türüdür. Hoyrat kelimesinin bu şiir türüne ad olması konusunda çeşitli görüşler vardır. Bize göre Hoyrat, gerek söz ve gerekse kendine has ezgisiyle yiğitlik ve mertlik havası uyandıran; sevda, gurbet, sevinç, keder, yas, vatan sevgisi, kin, v.b. duyguları işleyen; sanat kavramından az çok nasibini almış, klasik unsurlarla beslenmiş bir Türk Halk Edebiyatı ve müziğinin birlikte adıdır.

Biçim ve anlatım yönünden sağlam ve güzel bir yapıya sahiptirler. Edebi olarak klasik unsurlarla beslenmiş; müzik yönünden de yiğitlik, kabadayılık, mertlik telkin eden bir edası olduğundan, yayıldığı yörede halk hoyratı diğer türlerden üstün tutar.

Örnek:
Derde kerem
Rabbimdir derde kerem,
Yüküm gam, tarlam hicran,
Sürdükçe derd ekerem.

Biçim Yönünden Hoyrat:

Postmodernizm ve Roman

Postmodernizm ve Roman

Postmodernizm sözcüğü ilk defa 1930'lu yıllarda görülmüştür. 1950'lilerde Anglo-Amerikan edebiyat eleştirisine girip, 1960'lardan sonra yaygınlaşmıştır. Modernite sonrası, sadece edebiyat alanında değil öteki sanat dalları başta olmak üzere hayatın her köşesini kapsayan bir "akım" haline gelen bir kavramdır.

Postmodernizmin kendinden önceki akımlar gibi net bir bildirgesi yoktur, zira eklektizm en önde gelen yönlerinden biridir ve pastish yöntemiyle önceki akımların bazı özelliklerini tek bir 'eser'de ironik olarak kullanabilir. Ayrıca postmodernizmle fert daha da ön plana çıkmıştır. İsmail Çetişli postmodernizm ilgili nitelikleri aşagida oldugu şekilde siralamiştir:

1. Rasyonalizm, pozitivizm, liberalizm, kapitalizm, marksizm, vb. bütün ideoloji ve felsefelere karşi olmak.
2. Modernizm ve değerlerine karşı sorgulayıcı bir tavır almak.
3. Evrensel bütünlük yerine her tür çoğulculuktan yana olmak.
4. "Her şey gider" felsefesini ilke edinmek.
5. Her alanda tam bir eklektizm anlayışı sergilemek.
6. Gelenek-modern, yüksek kültür-kitle kültürü, sağ-sol, şimdi-geçmiş gibi kutupluluk ortamında olmak.
7. Her alanda 'kural, düzen, ilke, yasa, adetlere karşi bozucu, ihlal edici bir tavir sergilemek.
8. Aşiri görecelik tavri benimsemek.
9. Tek bir gerçek, tek bir anlam vardır değil, çok gerçek ve anlam vardır, düşüncesinde hareket etmek.
10. İronik olmak.
11. Milli ve evrensel kültür anlayışını reddedip çoğulcu kültür görüşünü benimsemek.
12. Dine karşi olumlu bir tavir almak.
13. Geçmişin kendi şartlarina uygun bir şekilde yaşatilmasini istemek.
14. Geçmişle hal arasindaki lari koparmamak.
15. Gerçekliğin yerine imajı koymak.
16. Sentez ve bütünleşmenin yerine parçayi veya parçalanmayi ikame etmek.

Oldukça zihin karıştırıcı ve üstünden süreç geçmemiş bir akım olan postmodernizmi bu şekilde maddelemek yetersiz olup yanlışlıklar içerebilir; ancak akılda net tanımların belirmesi için gerekli görülebilir. Postmodernizmde öne sürülenlerden biri gündelik gerçekliğin yetersiz bulunup daha alt katmanda asıl gerçekliği aranma iddiasıdır. Yalnız bu gerçeklik kurmacayla içiçedir ve çoğu zaman da kafa karıştırıcıdır.

Dikkati en fazla çeken yönlerinden biri içerikteki parçalanmışlığı kullandığı parçalanmış tekniklerle paralelleştirmesidir.Yalnız bu durum sanatsevere bütünlük duygusunu vermek için yapılmaz. İroninin yanında parodi de kullandığı belirgin yöntemlerden biridir.

Edebiyat Taslakları

Edebiyat Taslakları

A
  • Acem Koşması
  • Acem Şikestesi
  • Acz
  • Adaptasyon
  • Akd ü hall
  • Aks-ül-amel
  • Aksan
  • Aksiyon (edebiyat)
  • Akıcılık
  • Alegori
  • Aliterasyon

Edebiyat İncelemelerinde Yöntem

Edebiyat İncelemelerinde Yöntem


Biçimcilik (formalizm)
Sovyetler Birliği’nde 1915-1930 arasında yaygınlık kazanmış bir yöntemdir. Bir yazar veya şairin edebî değerini, eserlerinin biçimsel özellikleriyle ortaya koymak, biçimci anlayışta olan araştırmacıların hareket noktasıdır.Bunun için, biçimsel yeniliğin sağlanmasında en büyük paya sahip olduğuna inanılan dil ve üslûp, önem verilen temel ögelerdir.

Yapısalcılık
İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün dilbilim alanındaki görüşlerinin kaynaklık ettiği bir inceleme yöntemidir. Yapısalcılara göre metin kendi içinde bir bütündür ve “söz”den yola çıkıp, metni kuran yapı belirlenerek metnin anlamı ortaya konulabilir. Yapısalcıyöntemde, ele alınan metnin dışında hiçbir öge metnin değerlendirilmesinde kullanılmaz. Çünkü bu, yapısalcı yöntemin çıkış mantığına aykırıdır.

Yeni eleştiri yöntemi

Bilimsel Metin Nedir? Nasıl Yazılır?

Bilimsel Metin nedir?

Bilimsel yazı, bilgiyi öğretme, doğruluk ve yenilik için yazılan yazı türüdür. Kendine özgü bir anlatım tarzıdır. Yazı, dile dayanır. Dil ortak anlaşma aracıdır. Belli kural ve tekniklere dayanarak yazılan bir yazı amacına ulaşabilir. Bilimsel yazı deneme veya edebiyat değildir ancak dile dayandığı için sıkıcı veya anlaşılamaz olmamalıdır. Görüşler sağlam kaynaklara dayandırılmalı ve gösterilmelidir. Bilimsel yazı birkaç sayfalık bir makale olabileceği gibi birkaç yüz sayfalık kitap da olabilir. Esas itibariyle teknik aynıdır. Yazının metinle uyumlu bir ismi olmalıdır. Çoğu zaman okuyucu kitabın ismine bakar. İsim metinle aynı değil veya iddialı ise aradığını bulamaz. Mesela Osmanlıda Tıp araştırması yapan yazarın kitabına Osmanlıda İlimler başlığını koyması uygunsuzdur. Uzun yazıları burada kitap diye belirteceğiz. Yazar, kitabını bir otoritenin sunuşu ile açabilir. Buna takdim, takriz, sunuş denir. Sonra önsöz yahut mukaddime bölümü gelir. Burada yazar eserinin yapısını, amacını tanıtır. Buna söze başlarken de denebilir. Önsözün ardından kısa veya uzun bir Giriş bölümü gelir. Girişte kitabın iskeleti anlatılır. Konular açıklanır, bilgi verilir. Buna methal de denir. Girişten sonra gövde bölümü gelir. Burada numaralandırma esası şöyledir:

I, A, 1, a, (1), (a), i, ii...
Ana bölümlendirme Kısımlar ve Bölümler şeklindedir. Gövde metni bittikten sonra Sonuç eklenir, konu özetlenir, neyin savunulduğu ve neyin ortaya çıktığı kısaca açıklanır. Kitap Sonuçtan sonra Ekler, Kronoloji, Bibliyografya, İndeks ile biter. Kitabın başında yazarın biyografisi, künyesi, teşekkür, kısaltmalar, resim ve şekil cetveli yer alır ki bunların çoğunu yayıncı yapar.

Teknik

Ansiklopedi Nedir? Ansiklopedi Hakkında

Ansiklopedi Nedir? Ansiklopedi Hakkında

Ansiklopedi
yasamoyunu, özgür ansiklopedi


Ansiklopedi, birçok bilginin sistematik ve çoğu zaman alfabetik sıra ile düzenlenmesinden elde edilen müracaat veya el kitabıdır. Bu isim, bazen bilimin belirli bölümünün ayrıntılarla ve sistemli bir şekilde incelendiği kitaplar için de kullanılmaktadır. Ansiklopediler, sözlükler gibi yalnız bir kelimenin çeşitli anlamlarını veren eserler değildir. Çok değişik konular hakkında oldukça geniş ve olaylara dayanan bilgiler verirler. Mümkün olduğu kadar tarafsız hazırlanmaları beklenirse de, ister istemez hazırlayanların fikir ve kanaatleri içeriklerinden belli olur. Bu insanlık zaafından kurtulabilen yok gibidir.
Ansiklopedinin iki önemli özelliği: Konuların metodik düzenlenmesi ve her şeyi içine almasıdır. Ansiklopedi, kelime olarak eski Yunancadaki (ἐγκύκλιος παιδεία, engkuklios paideia) dairesel eğitim veya bugün genel eğitim dediğimiz bir kelimeden gelmektedir. Buradaki bilgiden, bilinmeye değer bilgi anlamı çıkarılmalıdır. Ansiklopediden de, hazırlayanların önemli kabul ettiği konular hakkında kesin bilgi vermesi beklenir.

Tarihçe

Tarihsel araştırmalardan anlaşıldığına göre, ilk ansiklopedinin Platon'un öğrencilerinden Speusippus tarafından M.Ö. 4. yüzyılda yazıldığı tahmin edilmektedir.
Ortaçağda, bütün bilgilerin tek bir ciltte toplanması için büyük gayretler sarfedilmiştir. Bunlardan biri Dominikan papaz ve yazar Beauvais'li Vincent tarafından hazırlanmış olup, yazarın ifadesiyle zamanın bütün bilgilerini ihtiva etmekteydi.