Faydalı Bağlantılar

İzleyiciler

13 Mart 2011 Pazar

Edebiyat İncelemelerinde Yöntem

Edebiyat İncelemelerinde Yöntem


Biçimcilik (formalizm)
Sovyetler Birliği’nde 1915-1930 arasında yaygınlık kazanmış bir yöntemdir. Bir yazar veya şairin edebî değerini, eserlerinin biçimsel özellikleriyle ortaya koymak, biçimci anlayışta olan araştırmacıların hareket noktasıdır.Bunun için, biçimsel yeniliğin sağlanmasında en büyük paya sahip olduğuna inanılan dil ve üslûp, önem verilen temel ögelerdir.

Yapısalcılık
İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün dilbilim alanındaki görüşlerinin kaynaklık ettiği bir inceleme yöntemidir. Yapısalcılara göre metin kendi içinde bir bütündür ve “söz”den yola çıkıp, metni kuran yapı belirlenerek metnin anlamı ortaya konulabilir. Yapısalcıyöntemde, ele alınan metnin dışında hiçbir öge metnin değerlendirilmesinde kullanılmaz. Çünkü bu, yapısalcı yöntemin çıkış mantığına aykırıdır.

Yeni eleştiri yöntemi

Bilimsel Metin Nedir? Nasıl Yazılır?

Bilimsel Metin nedir?

Bilimsel yazı, bilgiyi öğretme, doğruluk ve yenilik için yazılan yazı türüdür. Kendine özgü bir anlatım tarzıdır. Yazı, dile dayanır. Dil ortak anlaşma aracıdır. Belli kural ve tekniklere dayanarak yazılan bir yazı amacına ulaşabilir. Bilimsel yazı deneme veya edebiyat değildir ancak dile dayandığı için sıkıcı veya anlaşılamaz olmamalıdır. Görüşler sağlam kaynaklara dayandırılmalı ve gösterilmelidir. Bilimsel yazı birkaç sayfalık bir makale olabileceği gibi birkaç yüz sayfalık kitap da olabilir. Esas itibariyle teknik aynıdır. Yazının metinle uyumlu bir ismi olmalıdır. Çoğu zaman okuyucu kitabın ismine bakar. İsim metinle aynı değil veya iddialı ise aradığını bulamaz. Mesela Osmanlıda Tıp araştırması yapan yazarın kitabına Osmanlıda İlimler başlığını koyması uygunsuzdur. Uzun yazıları burada kitap diye belirteceğiz. Yazar, kitabını bir otoritenin sunuşu ile açabilir. Buna takdim, takriz, sunuş denir. Sonra önsöz yahut mukaddime bölümü gelir. Burada yazar eserinin yapısını, amacını tanıtır. Buna söze başlarken de denebilir. Önsözün ardından kısa veya uzun bir Giriş bölümü gelir. Girişte kitabın iskeleti anlatılır. Konular açıklanır, bilgi verilir. Buna methal de denir. Girişten sonra gövde bölümü gelir. Burada numaralandırma esası şöyledir:

I, A, 1, a, (1), (a), i, ii...
Ana bölümlendirme Kısımlar ve Bölümler şeklindedir. Gövde metni bittikten sonra Sonuç eklenir, konu özetlenir, neyin savunulduğu ve neyin ortaya çıktığı kısaca açıklanır. Kitap Sonuçtan sonra Ekler, Kronoloji, Bibliyografya, İndeks ile biter. Kitabın başında yazarın biyografisi, künyesi, teşekkür, kısaltmalar, resim ve şekil cetveli yer alır ki bunların çoğunu yayıncı yapar.

Teknik

Ansiklopedi Nedir? Ansiklopedi Hakkında

Ansiklopedi Nedir? Ansiklopedi Hakkında

Ansiklopedi
yasamoyunu, özgür ansiklopedi


Ansiklopedi, birçok bilginin sistematik ve çoğu zaman alfabetik sıra ile düzenlenmesinden elde edilen müracaat veya el kitabıdır. Bu isim, bazen bilimin belirli bölümünün ayrıntılarla ve sistemli bir şekilde incelendiği kitaplar için de kullanılmaktadır. Ansiklopediler, sözlükler gibi yalnız bir kelimenin çeşitli anlamlarını veren eserler değildir. Çok değişik konular hakkında oldukça geniş ve olaylara dayanan bilgiler verirler. Mümkün olduğu kadar tarafsız hazırlanmaları beklenirse de, ister istemez hazırlayanların fikir ve kanaatleri içeriklerinden belli olur. Bu insanlık zaafından kurtulabilen yok gibidir.
Ansiklopedinin iki önemli özelliği: Konuların metodik düzenlenmesi ve her şeyi içine almasıdır. Ansiklopedi, kelime olarak eski Yunancadaki (ἐγκύκλιος παιδεία, engkuklios paideia) dairesel eğitim veya bugün genel eğitim dediğimiz bir kelimeden gelmektedir. Buradaki bilgiden, bilinmeye değer bilgi anlamı çıkarılmalıdır. Ansiklopediden de, hazırlayanların önemli kabul ettiği konular hakkında kesin bilgi vermesi beklenir.

Tarihçe

Tarihsel araştırmalardan anlaşıldığına göre, ilk ansiklopedinin Platon'un öğrencilerinden Speusippus tarafından M.Ö. 4. yüzyılda yazıldığı tahmin edilmektedir.
Ortaçağda, bütün bilgilerin tek bir ciltte toplanması için büyük gayretler sarfedilmiştir. Bunlardan biri Dominikan papaz ve yazar Beauvais'li Vincent tarafından hazırlanmış olup, yazarın ifadesiyle zamanın bütün bilgilerini ihtiva etmekteydi.

Güzel Sanatlar ve Edebiyat

EDEBİYAT; güzel sanatların bir koludur. Geniş anlamı ile yazılı her çeşit eser; dar anlamı ile yalnız sanat amaciyle yazılmış eserler edebiyat çevresine girer, insanda Estetik duyguyu heyecana getirecek değerde şiir, roman, hikâye, tiyatro, hitabet gibi nazım ve nesir halindeki sanat eserlerinin tümüne; bu sanat eserlerini inceleyen bilime; bu bilimi konu olarak ele alan kitaba edebiyat denir.

Atabet-ül Hakayık Anlamı

12. yüzyılda Yüknekli Edip Ahmet tarafından yazılan Atabetü'l-Hakayık, Hakaniye Türkçesiyle yazılan bir başka eserdir. Anlamı "gerçeklerin eşiği"dir.
*
Bu eser de aruz vezniyle Kutadgu Bilig'de kullanılan aruz kalıbıyla yazılmıştır.
*
Eserin münacat ve methiye gibi konulan kapsayan ilk beş bölümü kaside biçimindedir; geriye kalan bölümler dörtlüklerle yazılmıştır. Bu eser, Kutadgu Bilig'e göre oldukça küçük çaptadır.

*
"Edipler edibi" olarak bilinen yazarın eseri didaktik nitelikler taşır.
*
Eserde işlenen başlıca konular; bilginin önemi, iyilik, erdem, cömertlik ve alçakgönüllülüktür.
*
Didaktik bir eser olan Atabetü'l-Hakayık'ta yabancı sözcüklerin sayısı Kutadgu Bilig'e göre fazladır.

Edip Ahmet Yükneki

Ölü Dil Nedir - Ölü Dil Hakkında

Ölü dil, daha önce konuşulmuş olup artık konuşulmayan ve konuşanı da kalmayan dildir; Trak, Sümer, Elam, Hatti, Hitit ve kısmen Ubıhça, yani Vıbıh (Убых) dilleri gibi.

Dilin Ölmesi Süreci
Bir dili, anadili olarak konuşan kitle ikinci bir dil öğrenir, ikinci dili anadilinden daha geçerli ya da önemli bir dil olarak görmeye başlarsa, zaman içinde birinci dil (anadili) gücünü ve işlevini yitirmeye ve konuşulmamaya başlanır, sonunda da konuşulmaz olur. Bu olgu bir süreç içinde dozu artarak gelişir ve toplumsal anlamda süreç hemen hemen aynı sıralarda, dilin artık konuşulur olmaktan çıkması biçiminde tamamlanır. Bazı bireysel direnmeler görülse bile, güçlü bir müdahale olmadığı sürece, bu tür bireysel çıkışlar süreci kesintiye uğratamaz. Anadilini konuşmayı bırakmış ve asimile olmaya başlamış olan ana kitlenin dışında ve ana kitleden ayrı yerlerde izole olmuş halde yaşayan, yani ana kitlenin terk ettiği dili, bu olgudan habersiz olarak izole yerlerde konuşmayı sürdüren gruplar varsa, bunlar ana kitle ile yakın ilişki içinde olmadıklarından anadilini konuşmayı bir süre daha sürdürebilirler.
Dilin Yaşaması ya da Korunması Sorunu

Modern Türk Şiirinin Gelişimi

Geçmişi çok eskilere dayanan ve her ulusun kültürü içinde önemli bir yer tutan şiir, pek çok dilin eski dönemlerine, ilk yazılı ürünlerine kadar uzanmakta, dilden dile aktarılan örnekleriyle, destanlarla sözlü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ünlü İngiliz eleştirmen ve şairi T.S. Eliot’a göre şiir, en ulusal sanat dalıdır; çünkü bir ulusu, başka uluslar gibi düşündürmek kolay olduğu halde, ona başka uluslar gibi hissetmeyi öğretmek mümkün değildir.

Çağlar boyunca, her ülkede edebiyat tarihçileri, şairler, düşünürler şiirin ne olduğunu açıklamaya, onu tanımlamaya çalışmışlardır. Bütün bu çalışmalar sonucunda, şiirin belirli bir tanımının yapılamayacağı anlaşılmıştır.