1861 yılında padişah olan Sultan Abdülaziz zamanında, mimarlık sanatı tam bir çöküntü görünümünde idi. O zamanlar itibarda olan Rum ve Ermeni mimarları, acayip ve Türk sanatına tamamen yabancı bir takım binalar yapmaktaydılar. Her yerde hiç bir üslûbu olmayan, zevksiz ve kaba yapılar yükselmekteydi. Gotik ve Barok karışımı bir üslûpla, Korent tarzı sütunlarla camiler, acayip süs motifleri olan çeşmeler, Avrupa mimari eserlerinden koya edilmiş süs motifleri görülmekteydi. Kısacası, Yunan sanatından Hint sanatına kadar gelmiş geçmiş bütün üslûplar, bu eserlerde birbirine karışmıştı.1871 yılında İstanbul'da Aksaray'da yapılan Valide Camii, bu tarzda bir eserdir.
Etkinlik Örnekleri,yıllık,günlük,ders,plan,proje,performans,ödev,ödevleri,değerlendirme,form,egzersiz,sınıf,eğitim ve öğretime dair herşey
Sayfalar
dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Temmuz 2011 Cumartesi
Osmanlı Dönemi Mimarisi - Yeni Klasik Üslûp (1874-1930)
ders,proje, tez, ödev, ücretsiz, ödev indir
dönemi,
klasik,
mimarisi,
mimarlık,
osmanlı,
üslup,
yeni
13 Mart 2011 Pazar
İslam tarihi
İslam tarihi,
İslam dininin 7. yy'da ortaya çıkışından ve İslam Devleti'nin kurulmasından başlayarak modern zamanlara kadar uzanan süreçte, İslam dini, İslam dinini benimseyen bölge ve toplumlar ve bu toplumların İslam çatısı altında ortaya koyduğu şeyleri barındıran tarih kolu. İslam tarihi, İslam inancını hem bir din hem de bir toplumsal müessese olarak ele alır ve çıkan sonuç, olay ve keşifleri bu bağlamda sunar.
Genel olarak Muhammed'in doğuşundan ölümüne kadar geçen zaman, ondan sonraki hilafet dönemi, daha sonraki saltanat devletleri ve modern zamanlarda ortaya çıkan yeni akım ve durumlar ele alınır. Kabaca dört ana parçaya bölünebilse de, farklı yönlerden farklı şekillerde bölünmeler gerçekleşir, siyasi İslam tarihi farklı bir bölünmeyle incelenirken bilimsel keşifleri konu alan İslam tarihi daha farklı bir bölünme içerir.
İslam tarihinin merkezini ve İslam tarihinin altın çağını teşkil eden dönem dinin doğuşundan peygamberin ölümüne kadar devam eden ve İslami kaynaklarda Asr-ı Saadet yani "saadet çağı" olarak adlandırılan dönemdir.
İslam dininin 7. yy'da ortaya çıkışından ve İslam Devleti'nin kurulmasından başlayarak modern zamanlara kadar uzanan süreçte, İslam dini, İslam dinini benimseyen bölge ve toplumlar ve bu toplumların İslam çatısı altında ortaya koyduğu şeyleri barındıran tarih kolu. İslam tarihi, İslam inancını hem bir din hem de bir toplumsal müessese olarak ele alır ve çıkan sonuç, olay ve keşifleri bu bağlamda sunar.
Genel olarak Muhammed'in doğuşundan ölümüne kadar geçen zaman, ondan sonraki hilafet dönemi, daha sonraki saltanat devletleri ve modern zamanlarda ortaya çıkan yeni akım ve durumlar ele alınır. Kabaca dört ana parçaya bölünebilse de, farklı yönlerden farklı şekillerde bölünmeler gerçekleşir, siyasi İslam tarihi farklı bir bölünmeyle incelenirken bilimsel keşifleri konu alan İslam tarihi daha farklı bir bölünme içerir.
İslam tarihinin merkezini ve İslam tarihinin altın çağını teşkil eden dönem dinin doğuşundan peygamberin ölümüne kadar devam eden ve İslami kaynaklarda Asr-ı Saadet yani "saadet çağı" olarak adlandırılan dönemdir.
ders,proje, tez, ödev, ücretsiz, ödev indir
abbasiler dönemi,
cahiliye,
dönemi,
dört halife,
emeviler,
ıslam,
islam tarihi,
tarih,
Tarihi
Osmanlı'da Dağılma Dönemi
Osmanlı'da Dağılma Dönemi
XIX. YÜZYIL SİYASİ OLAYLARI
A. XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Durumu
Osmanlı İmparatorluğu XIX. yüzyılda gücünü tamamen kaybetmiştir. Kendi varlığını kendi gücüyle koruma imkanını kaybetti. Bu nedenle çeşitli devletlerle sürekli değişen ittifaklar içine girdi. Çağın güçlü devletleri de Osmanlı toprakları üzerinde çeşitli pazarlıklar yapmaktaydılar.
Rusya; XVIII. yüzyılda olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme idealindeydi. İngiltere; Uzak Doğudaki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz’i ele geçirme amacındadır.
Fransa ise İngiltere’yi güçsüz düşürmek amacıyla Mısır’ı almak istemektedir.
Bu üç devlet arasındaki çıkar çatışmaları Osmanlı İmparatorluğunun varlığını korumasında etkili oldu. Herhangi bir saldırı anında çıkarları elden giden devletler Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldılar.
B. Osmanlı-Fransız-İngiliz-Rus İlişkileri (1800-1806)
Napolyon’un Mısır’a saldırması üzerine İngiltere ve Rusya Osmanlı Devleti’ne yardım ettiler, Mısır’da Osmanlı Devleti’ne geri verildi. Buna rağmen Ruslar Fransız tehlikesinin devam ettiğini iddia ederek işgal ettikleri yedi Ege adasını boşaltmadılar.
Napolyon’un imparator olmasından sonra Fransa’ya karşı İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya arasında savaş başlayınca geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu yeniden başladı. Rusya ise yedi Ege adasında, Mora, Sırbistan, Eflâk ve Buğdan’da halkı isyana kışkırtmaktaydı. Bu kışkırtmalar sonunda 1804’de Sırplar ayaklandılar. Eflâk ve Boğdan beylerinin de isyana hazırlandıkları öğrenilince bu iki bey görevlerinden alındı. Boğazlar da Ruslara kapatıldı. İngiliz ve Rus elçilerinin istekleri reddedilince Ruslar Dinyester’i geçerek Eflâk ve Boğdan’a girdiler. Bunun üzerine Rusya’ya savaş ilân edildi.
C. Osmanlı-Rus Savası ve Bükreş Antlaşması (1806-1812)
Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine İngiliz donanması İstanbul’a geldi (1807). Babıâli’ye ültimatom vererek Ruslarla anlaşılmasını, Eflâk ve Boğdan beylerinin tekrar atanmalarını, Fransa sefirinin İstanbul’dan çıkarılmasını istediler. Eflâk ve Boğdan beyleri yeniden atandı. Fakat Fransız elçisi İstanbul’dan çıkarılmadı. Rusların Eflak ve Boğdan’ı işgal etmesi üzerine İngiliz donanması geri döndü. Çanakkale Boğazı’ndan geçerken kayıp veren İngilizler İskenderiye’ye saldırdılar. Fakat Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İngilizleri Mısır’dan çıkardı.
Ruslarla savaşın devam ettiği sırada Napolyon Tilsit’te Rus Çarıyla görüşerek antlaşma yaptı (1807). İstanbul’da III. Selim tahttan indirilerek IV. Mustafa padişah yapıldı. Alemdar’ın İstanbul’a gelişiyle IV. Mustafa’nın yerine II. Mahmut padişah oldu (1808).
Napolyon ise Rus çarı ile Efrut’ta görüşerek Eflâk-Boğdan’ın işgalini kabul etti (1809). Napolyon’un bu iki yüzlü siyaseti Osmanlı-Rus savaşını yeniden başlattı. Bir süre sonra Napolyon’un Rusya ile arası açılınca Napolyon, Rus seferine devam edilmesini istedi. Fakat Osmanlı Devleti Napolyon’un iki yüzlü siyasetinden rahatsız olduğundan Ruslarla barış yapmayı tercih etti.
Ruslarla Bükreş Antlaşması yapıldı (1812):
1) Eflâk ve Boğdan Osmanlı Devleti’ne geri verildi.
2) Prut ırmağı sınır kabul edildi.
3) Anadolu’da sınır savaştan önceki duruma getirildi.
4) Sırbistan’a imtiyaz verilmesi kabul edildi.
* Bu anlaşmayla Osmanlı Devleti ilk defa bir topluma milliyetçilik hareketlerinin sonunda imtiyaz veriyordu.
D. III. Selim’in Tahttan İndirilmesi (1807)
III. Selim’in giriştiği Nizam-ı Cedit ıslahatı yeniçerilerin ve çıkarları elden giden çevrelerin işine gelmedi. Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla ordunun Tuna boylarına gitmesinden yararlanan muhalifler Şeyhülislâm Ataullah Efendi ve sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa başta olduğu halde harekete geçtiler. Boğaziçi’ndeki topçu yamaklarına Nizam-ı Cedit elbisesi giydirilmesi konusunu istismar ederek isyan çıkardılar. Kabakçı Mustafa İsyanı adıyla tarihe geçen isyan sonunda III. Selim tahttan indirildi. IV. Mustafa padişah oldu (1807).
E. II. Mahmut’un Padişah Olması (1808)
IV. Mustafa’nın padişah olmasıyla yönetim Kabakçı Mustafa ve adamlarının eline geçti. Nizam-ı Cedit ocağı kaldırıldı, taraftarları izlendi. III. Selim devrinde yapılan ıslahatlar bir anda yok edildi.Nizam-ı Cedit taraftarları ise Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına gittiler. III. Selim taraftarı olan Alemdar, III. Selim’i yeniden hükümdar yapmak amacıyla İstanbul’a yürüdü. Alemdar’ın İstanbul’a gelmesiyle önce Kabakçı Mustafa ortadan kaldırıldı. Nizam-ı Cedit taraftarlarının saraya saldırması üzerine IV. Mustafa, III. Selim’i öldürttü. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa’yı tahttan indirerek II. Mahmut’u padişah yaptı (1808).
F. Alemdar Mustafa Paşa Dönemi
II. Mahmut kendisine sadrazam olarak Alemdar Mustafa Paşa’yı seçti. Alemdar Mustafa Paşa yönetime egemen oldu.
• Nizam-ıCedit taraftarlarını işbaşına getirerek yenilik hareketlerini başlattı.
• III. Selim’in ölümünde etkili olan kişiler cezalandırıldı.
• Olaylara karışan ulema İstanbul’dan sürüldü.
• İstanbul’un asayişi sağlandı.
• Sened-i İttifak (1808)
XIX. Yüzyıl başında Anadolu ve Rumeli’de ayanlar türemişti. Alemdar sarsılan devlet düzenini yeniden kurabilmek amacıyla bütün ayanları İstanbul’da topladı. Ayanların ve devlet adamlarının katılımıyla büyük bir toplantı yapıldı. Yapılan görüşmeler sonunda hükümet ile ayanlar arasında "Sened-i İttifak" yapıldı (1808).
1) Devlet, ayanların varlığını kabul etti.
2) Ayanlar devlet otoritesini kabul edecekler, verilen emirlere uyacaklardı.
3) Ayanlar yapılan ıslahatlara bağlı kalacaklardı.
4) Ayanlar kendi bölgelerindeki halka adaletli davranacaklardı.
5) İstanbul’da isyan çıkaracak olursa ayanlar, İstanbul’a gelerek isyanı bastıracaklardı.
Önemi:
1) Sened-i İttifak, Osmanlı tarihinde başka örneği olmayan bir belgedir.
2) Osmanlı Devleti ayanların varlıklarını tanıyarak onları hukuki hale getirmiştir.
3) Bu belge, Osmanlı Devleti’nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıf duruma düştüğünü göstermektedir.
4) Osmanlı tarihinde ilk defa padişah kendi otoritesi dışında bir güç olarak ayanları kabul etmiştir.
• Alemdar, Nizam-ı Cedit’in yerine Sekban-ı Cedit adlı yeni bir ocak kurdu.
• Yeniçeri Ocağı ıslah edilerek eğitim yapmaları sağlandı.
• Birçok kimsenin geçim kaynağı olan ulufe alım satımı yasaklandı.
XIX. YÜZYIL SİYASİ OLAYLARI
A. XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Durumu
Osmanlı İmparatorluğu XIX. yüzyılda gücünü tamamen kaybetmiştir. Kendi varlığını kendi gücüyle koruma imkanını kaybetti. Bu nedenle çeşitli devletlerle sürekli değişen ittifaklar içine girdi. Çağın güçlü devletleri de Osmanlı toprakları üzerinde çeşitli pazarlıklar yapmaktaydılar.
Rusya; XVIII. yüzyılda olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme idealindeydi. İngiltere; Uzak Doğudaki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz’i ele geçirme amacındadır.
Fransa ise İngiltere’yi güçsüz düşürmek amacıyla Mısır’ı almak istemektedir.
Bu üç devlet arasındaki çıkar çatışmaları Osmanlı İmparatorluğunun varlığını korumasında etkili oldu. Herhangi bir saldırı anında çıkarları elden giden devletler Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldılar.
B. Osmanlı-Fransız-İngiliz-Rus İlişkileri (1800-1806)
Napolyon’un Mısır’a saldırması üzerine İngiltere ve Rusya Osmanlı Devleti’ne yardım ettiler, Mısır’da Osmanlı Devleti’ne geri verildi. Buna rağmen Ruslar Fransız tehlikesinin devam ettiğini iddia ederek işgal ettikleri yedi Ege adasını boşaltmadılar.
Napolyon’un imparator olmasından sonra Fransa’ya karşı İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya arasında savaş başlayınca geleneksel Osmanlı-Fransız dostluğu yeniden başladı. Rusya ise yedi Ege adasında, Mora, Sırbistan, Eflâk ve Buğdan’da halkı isyana kışkırtmaktaydı. Bu kışkırtmalar sonunda 1804’de Sırplar ayaklandılar. Eflâk ve Boğdan beylerinin de isyana hazırlandıkları öğrenilince bu iki bey görevlerinden alındı. Boğazlar da Ruslara kapatıldı. İngiliz ve Rus elçilerinin istekleri reddedilince Ruslar Dinyester’i geçerek Eflâk ve Boğdan’a girdiler. Bunun üzerine Rusya’ya savaş ilân edildi.
C. Osmanlı-Rus Savası ve Bükreş Antlaşması (1806-1812)
Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine İngiliz donanması İstanbul’a geldi (1807). Babıâli’ye ültimatom vererek Ruslarla anlaşılmasını, Eflâk ve Boğdan beylerinin tekrar atanmalarını, Fransa sefirinin İstanbul’dan çıkarılmasını istediler. Eflâk ve Boğdan beyleri yeniden atandı. Fakat Fransız elçisi İstanbul’dan çıkarılmadı. Rusların Eflak ve Boğdan’ı işgal etmesi üzerine İngiliz donanması geri döndü. Çanakkale Boğazı’ndan geçerken kayıp veren İngilizler İskenderiye’ye saldırdılar. Fakat Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İngilizleri Mısır’dan çıkardı.
Ruslarla savaşın devam ettiği sırada Napolyon Tilsit’te Rus Çarıyla görüşerek antlaşma yaptı (1807). İstanbul’da III. Selim tahttan indirilerek IV. Mustafa padişah yapıldı. Alemdar’ın İstanbul’a gelişiyle IV. Mustafa’nın yerine II. Mahmut padişah oldu (1808).
Napolyon ise Rus çarı ile Efrut’ta görüşerek Eflâk-Boğdan’ın işgalini kabul etti (1809). Napolyon’un bu iki yüzlü siyaseti Osmanlı-Rus savaşını yeniden başlattı. Bir süre sonra Napolyon’un Rusya ile arası açılınca Napolyon, Rus seferine devam edilmesini istedi. Fakat Osmanlı Devleti Napolyon’un iki yüzlü siyasetinden rahatsız olduğundan Ruslarla barış yapmayı tercih etti.
Ruslarla Bükreş Antlaşması yapıldı (1812):
1) Eflâk ve Boğdan Osmanlı Devleti’ne geri verildi.
2) Prut ırmağı sınır kabul edildi.
3) Anadolu’da sınır savaştan önceki duruma getirildi.
4) Sırbistan’a imtiyaz verilmesi kabul edildi.
* Bu anlaşmayla Osmanlı Devleti ilk defa bir topluma milliyetçilik hareketlerinin sonunda imtiyaz veriyordu.
D. III. Selim’in Tahttan İndirilmesi (1807)
III. Selim’in giriştiği Nizam-ı Cedit ıslahatı yeniçerilerin ve çıkarları elden giden çevrelerin işine gelmedi. Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla ordunun Tuna boylarına gitmesinden yararlanan muhalifler Şeyhülislâm Ataullah Efendi ve sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa başta olduğu halde harekete geçtiler. Boğaziçi’ndeki topçu yamaklarına Nizam-ı Cedit elbisesi giydirilmesi konusunu istismar ederek isyan çıkardılar. Kabakçı Mustafa İsyanı adıyla tarihe geçen isyan sonunda III. Selim tahttan indirildi. IV. Mustafa padişah oldu (1807).
E. II. Mahmut’un Padişah Olması (1808)
IV. Mustafa’nın padişah olmasıyla yönetim Kabakçı Mustafa ve adamlarının eline geçti. Nizam-ı Cedit ocağı kaldırıldı, taraftarları izlendi. III. Selim devrinde yapılan ıslahatlar bir anda yok edildi.Nizam-ı Cedit taraftarları ise Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına gittiler. III. Selim taraftarı olan Alemdar, III. Selim’i yeniden hükümdar yapmak amacıyla İstanbul’a yürüdü. Alemdar’ın İstanbul’a gelmesiyle önce Kabakçı Mustafa ortadan kaldırıldı. Nizam-ı Cedit taraftarlarının saraya saldırması üzerine IV. Mustafa, III. Selim’i öldürttü. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa’yı tahttan indirerek II. Mahmut’u padişah yaptı (1808).
F. Alemdar Mustafa Paşa Dönemi
II. Mahmut kendisine sadrazam olarak Alemdar Mustafa Paşa’yı seçti. Alemdar Mustafa Paşa yönetime egemen oldu.
• Nizam-ıCedit taraftarlarını işbaşına getirerek yenilik hareketlerini başlattı.
• III. Selim’in ölümünde etkili olan kişiler cezalandırıldı.
• Olaylara karışan ulema İstanbul’dan sürüldü.
• İstanbul’un asayişi sağlandı.
• Sened-i İttifak (1808)
XIX. Yüzyıl başında Anadolu ve Rumeli’de ayanlar türemişti. Alemdar sarsılan devlet düzenini yeniden kurabilmek amacıyla bütün ayanları İstanbul’da topladı. Ayanların ve devlet adamlarının katılımıyla büyük bir toplantı yapıldı. Yapılan görüşmeler sonunda hükümet ile ayanlar arasında "Sened-i İttifak" yapıldı (1808).
1) Devlet, ayanların varlığını kabul etti.
2) Ayanlar devlet otoritesini kabul edecekler, verilen emirlere uyacaklardı.
3) Ayanlar yapılan ıslahatlara bağlı kalacaklardı.
4) Ayanlar kendi bölgelerindeki halka adaletli davranacaklardı.
5) İstanbul’da isyan çıkaracak olursa ayanlar, İstanbul’a gelerek isyanı bastıracaklardı.
Önemi:
1) Sened-i İttifak, Osmanlı tarihinde başka örneği olmayan bir belgedir.
2) Osmanlı Devleti ayanların varlıklarını tanıyarak onları hukuki hale getirmiştir.
3) Bu belge, Osmanlı Devleti’nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıf duruma düştüğünü göstermektedir.
4) Osmanlı tarihinde ilk defa padişah kendi otoritesi dışında bir güç olarak ayanları kabul etmiştir.
• Alemdar, Nizam-ı Cedit’in yerine Sekban-ı Cedit adlı yeni bir ocak kurdu.
• Yeniçeri Ocağı ıslah edilerek eğitim yapmaları sağlandı.
• Birçok kimsenin geçim kaynağı olan ulufe alım satımı yasaklandı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)