Soru 1-Fosil nedir?
Geçmişte yaşamış canlıların (hayvanlar ve bitkiler) kaya katmanları içinde ve arasında bulunan her türlü kanıtına fosil denir (bir ön fikir edinmek için Şekil 1 ve 2’ye bakılabilir).
Fosil, uluslararası kullanılan bir sözcüktür. Türkçe’de taşıl sözcüğü
fosil anlamında kullanılmakta ise de, bunun yerine genellikle
uluslararası nitelik kazanmış olan fosil sözcüğü tercih edilmektedir.
Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji adı verilir. Paleontoloji eski canlılar bilimi anlamına gelir (Paleo= eski, ontos= canlı , loji= bilim).
Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji adı verilir. Paleontoloji eski canlılar bilimi anlamına gelir (Paleo= eski, ontos= canlı , loji= bilim).
Fosiller
4.6 milyar yaşındaki Dünyamızın son 3.8 milyar yılını, özellikle
Kambriyen Patlaması ile başlamış son 550 milyon yılını, kaydetmiş olan kitabeler olarak da nitelendirilmektedir.
| |
Şekil 1 (solda)- Fosilli
bir denizel kumtaşı, yaklaşık 30 milyon yıl, Sivas-Yıldızeli (Tatar,
Y., 1971). “Üçü bir arada”. Kırmızı ok- Dolgu fosil, Gastropod (Salyangoz); Mavi ok- Kalıp fosil, Lamellibranş (midye benzeri bir kabuklu); Yeşil ok- İz fosil, Kum içinde yaşayan bir canlının açtığı kanalın dolgusu.
Şekil 2 (sağda)- Bir bitki fosili. Latince
adı Mariopteris muricata .Polonya’da bulunmuştur. Yaşı yaklaşık 350
milyon yıl (Karbonifer devri), boyutlar 4x5cm kadar (amberabg.com).
|
Soru 2- Fosilleri incelemenin yararları nelerdir?
1.
Fosil dünyası Yeryüzünde yaşamın tarihi, coğrafyası ve evrimi hakkında
bilgi elde edebileceğimiz tek ve çok önemli kaynaktır. Araştırmalar
sayesinde her yıl birçok fosil bulunmakta ve bunlar koleksiyonlara
kaldırılmaktadır.Kitaplarda tanıtılan ve müzelere kaldırılan fosiller
aracılığıyla bu değerli kaynaklar gelecek kuşaklara da aktarılmış
olmaktadır.
2.
Fosiller içlerinde bulundukları kaya katmanlarının nasıl bir ortamda
oluştukları hakkında da bilgi taşıyan önemli kaynaklardandır. Ortamın
derin, sığ, sıcak, soğuk deniz veya göl; ya da karasal olup olmadığını
belirlememize yardımcı olanortam tanımlayıcı fosiller bulunmaktadır.
3.
Geçmiş jeolojik dönemlerde yaşamış ve nesilleri milyonlarca yıl önce
tükenmiş kimi canlı türleri hakkında bilgi edinebileceğimiz tek kaynak
yine fosillerdir.
4. Kimi fosiller içlerinde bulundukları kaya katmanlarının jeolojik yaşlarını belirlemede kullanılmaktadır. Bunlara yaş belirleyici fosiller denir.
5.
Petrol ve kömür fosil kaynaklı olduklarından, arazide bunların aranıp
bulunmasında kimi fosil türleri önemli göstergeler olarak
kullanılırlar.
6. Fosiller
doğa tarihi müzelerinde, jeoloji ve paleontoloji bölümü olan
üniversitelerin koleksiyonlarında ve mineral ve fosil örnekleri
pazarlayıcıların işyerlerinde görülebilir. Günümüzde internet
kaynakları sayısız fosil örneklerinin nitelikli fotoğraflarına ve
fosiller hakkında her tür bilgiye erişme olanağı sağlamaktadır.
Türkiye’de maalesef henüz gerçek anlamda bir doğa tarihi müzesi
bulunmamaktadır ve bu durum ülkemiz için bir eksikliktir. Ankara’da
Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü müzesinde oldukça kapsamlı fosil
koleksiyonları vardır.
Soru 3- Fosilleşme nedir?
Geçmişte
yaşamış bir canlının kendisinin veya yaşam ortamında bıraktığı çeşitli
izlerin fosil haline gelmesi, başka bir ifadeyle geride fosil
dediğimiz her türlü kanıtı bırakması olayına fosilleşme diyoruz.
Fosilleşme
esas olarak deniz veya göl gibi su ortamlarında meydana gelir. Çünkü
bu ortamlarda ölen canlıların gövdelerinin veya bıraktıkları izlerin
içi veya üzeri kısa sürede kum, kil, mil, kireç gibi tortularla dolarak
ve örtülerek korunma sağlanmış olur. Buna karşılık karada ölen
canlılar kısa sürede ya çürüyüp topraklaşır veya başka canlılar
tarafından yenilip yok olurlar. Denizel ortamda da ölen canlıların tümü
değil, ancak küçük bir kısmı fosilleşebilir; birçoğu ise deniz dibinde
çürüyerek, eriyerek veya başka deniz canlıları tarafından yenilerek
yok olur. Ama yok oluş karasal koşullarda çok daha büyük oranlardadır.
Şekil 3
Fosilleşmenin (fosil oluşumunun) şematik açıklaması Ressam tarafından çizilmiş hayali şekiller (Şekiller davidebonadonna.it.’den alınmış, açıklamalar eklenmiştir-Y.T.) |
Şekil 3A: Denizel
ortamda yaşayan canlılar öldüklerinde deniz dibindeki tortul katmanlar
üzerine çökelirler. Etli kısımları kısa sürede çürüyerek veya başka
canlılarca yenilerek yok olur; iskeletleri veya kabukları kalır.
Bunların da üzeri yeni tortul katmanlarla örtülerek korunma sağlanmış
olur. Milyonlarca yıl içinde üst üste biriken katmanların ağırlığının ve
zamanın etkisiyle bu kalıntılar, ve/veya canlıların tortul katmanların
üzerinde veya içlerinde bıraktıkları izler fosilleşir. Karalarda canlı
kalıntılarının üzeri ya hiç örtülmediğinden veya çok geç
örtüldüğünden, aradan geçen zaman içinde kalıntılar çürüyerek ve/veya
başka canlılar tarafından yenilerek yok olurlar. Bu nedenle karalarda
fosilleşme olasılığı çok daha düşüktür.
Şekil 3B: Milyonlarca yıl içinde denizde biriken katmanlar, dağ oluşumu adını
verdiğimiz yerkabuğu hareketleriyle yükselerek kara haline gelir.
Örneğin Toroslar, Himalayalar, Kuzey Amerika’da Kayalık Dağlar, Güney
Amerika’da And Dağları gibi sıradağlar bu yolla oluşmuşlardır. Dağ
oluşumuyla kara haline gelen katmanlar içindeki fosiller, eğer katmanlar
yoğun bir başkalaşım (=metamorfizma) geçirmemişlerse, korunmuş
olurlar.
Şekil 3C: Dağ
haline gelmiş katmanlar taş ocaklarında, yol yarmalarında veya başka
benzer çalışmalarda veya jeologların-paleontologların arazi
çalışmalarında incelenirken, içlerindeki fosiller de bulunur. Bazen de
doğal aşınma olaylarıyla fosiller katmanlardan kopmuş ve çakıllar
arasına karışmış olabilir. Bulunan fosiller laboratuarlarda
incelendikten sonra fosil koleksiyonlarına eklenir veya fosil müzelerine
kaldırılır. Ülkemiz yasalarına göre Türkiye’de bulunan fosillerin izinsiz yurtdışına çıkarılması yasaktır.
|
Soru 4- Fosiller nerelerde bulunur?
Soru
3’ün açıklamasında da değinildiği gibi, fosiller esas olarak deniz ve
göl gibi su ortamlarında birikmiş ve sonra kara haline, dağ haline
gelmiş tortul katmanlar içinde bulunur. Karasal ortamlarda ise daha
nadir görülür. Fosil içeren katmanlar ya arazide çıplak kayalık
yamaçlarda, taş ocaklarında, yol yarmalarında, tünel kazılarında vb.
yerlerde kayalar içinde; veya bu katmanlardan kopan çakıllarda, ya da
bu katmanlardan çıkarılan ve yapılarımızda kullanılan yapı taşlarında
bulunurlar. Eski buzul yarıklarında bulunan mamut fosilleri, mağaralarda
bulunan hayvan veya insan fosilleri istisna sayılırlar.
Şekil 4
|
Şekil 4’te tamamen hayali ve resimsel bir yer kesitinde tortul katmanların ve içlerindeki fosillerin gösterilişi amaçlanmıştır. Yerkabuğundaki bütün tortul katmanlar fosil içermez. Çoğu katmanlarda hiç fosil bulunmayabilir, kimilerinde çok az, kimilerinde de bol bulunabilir. Fosillerin yığın halinde bulunduğu yerlere fosil mezarlığı denir. Çıplak gözle seçilemeyecek kadar küçük mikro fosillerin arazide genellikle farkına varılmaz, ya da var oldukları anlaşılır, fakat tanınamazlar. Bunların belirlenmesi için kaya örneklerinin laboratuara götürülüp büyütücü optik gereçlerle incelenmesi gerekir. Yukarıda 2. sorunun yanıtında da belirtildiği gibi, fosillerin kimileri oluştukları ortam hakkında, kimileri de içlerinde bulunan kayaların jeolojik yaşları hakkında bilgi edinmemizi sağlamaktadırlar. Magmadan oluşan kayalarla, ileri derecede başkalaşmış tortul kayalarda (=metamorfik kayalar) fosil bulunmaz. Sadece kraterlerden havaya püsküren ve sonra havadan yere katmanlar halinde çökelen volkanik küller içinde nadir olarak fosil bulunabilir. |
Soru 5- Büyüklüklerine göre fosiller nasıl gruplandırılırlar?
Çıplak gözle görülebilen, tanınabilen, incelenebilen boyutlardaki fosiller makro fosil olarak
adlandırılır (örneğin Şekil 1, 2, 7, 8…). Bir-iki mm’lik kimi tek
hücreli canlı fosillerinden, metrelerce büyüklükteki dinozor fosillerine
kadar çoğu fosiller makro fosillerdir. Net olarak görülebilmeleri için
büyütücü optik gereçlerden yararlanma zorunluluğu olan fosiller de mikro fosil olarak
gruplandırılır (örneğin Şekil 6). Tek hücreli canlı fosillerinin çoğu 2
mm’den küçük olduğundan, bunlar ve çiçek tozu fosiller gibi fosiller
mikro fosillerdir. Mikro fosillerin 0,03 mm’den daha küçük olanlarına nanno fosil adı verilir (örneğin Şekil 5). Nanno fosiller ancak çok yüksek büyütmeli elektron mikroskoplarla incelenebilmektedir.
| |
Şekil 5 (solda)- Bir nanno fosil örneği: Coccolith. Kokolitler (Coccoliths) coccolithophorid adı
verilen tek hücreli yosunlar tarafından oluşturulan kalsiyum karbonat
diskleri, bir anlamda bu canlıların iskeletleridir. Bu diskler bir
araya gelerek, büyüklükleri 2-5×10-6m civarında, coccosphere denilen
küre biçimli topluluklar oluştururlar. Kokolitler ve benzer fosillerkalkerli nanno fosil grubundandırlar.
Triyas devrinden beri (250 milyon yıldanberi) varlıklarını
sürdürmektedirler. Fotoğraftaki büyük fosil güncel bir kokolit, sol üst
köşedeki ekleme ise 130 milyon yıllık bir fosil kokolittir
(as.miami.edu, ucl.ac.uk , en.wikipedia.org).
Şekil 6 (sağda)- Bir mikrofosil örneği: Globotruncana helvetica. Tek
hücreli bir canlı fosili (Y. Tatar 1971, Yıldızeli). Fosilin yatay
boyuttaki büyüklüğü yaklaşık 0.4 mm’dir.. Globotruncanalar
Foraminiferlerin bir alt sınıfından gözenek kabuklu amiboid tek hücreli
hayvancıklardır. Bu fosiller Üst Kretase devresi (90-65 milyon yıl
arası) için yaş belirlemede kullanılmaktadır.
|
| |
Şekil 7 (solda)- Tek hücreli bir makrofosil örneği. Nummulites sp. Ekvatoral kesiti, Yıldızeli.
Boyut 2.5 mm. Nummulitlerin boyutu 16 cm’ye kadar çıkabilmektedir.
Hayvanlar aleminde tek hücreli, gözenek kabuklu (foraminifer), çok
bölmeli amiboid canlılardan olan bu tür de Eosen devresi için (yaklaşık
60-30 milyon yıl arası) için yaş belirlemede kullanılmaktadır (Y. Tatar
1971).
Şekil 8 (sağda)- Çok hücreli bir makrofosil örneği Derisi dikenlilerden bir deniz kestanesi fosili,
sırttan görünüş. Altaki milimetrik kağıt ölçek için kullanılmıştır.
Yaklaşık 60 milyon yıl (Eosen), Elazığ Pertek İskelesi civarı (Y. Tatar
1994).
|
Soru 6- Oluşumlarına göre fosil türleri nelerdir?Oluşumlarına göre fosiller başlıca beş grupta toplanır. 6.1. Dolgu fosiller (Şekil 9 – 14), 6.2. Kalıp fosiller (Şekil 15 – 18), 6.3. Kemik fosiller (Şekil 19 – 22), 6.4. İz fosiller (Şekil 23 – 26) ve 6.5. Tüm vücut fosilleri ( Şekil 27 – 30). Bu gruplarla ilgili aşağıda örnekler ve kısa bilgiler verilmiştir. |
6.1. Dolgu fosiller
Bu
kavramı, örnek olarak denizde yaşayan bir kabuklu (midye benzeri
canlılar) yumuşakça fosili üzerinde açıklayalım. Bunlar ölüp deniz
tabanına çöktüklerinde içlerindeki et kısım kısa zaman içinde çürüyerek
veya başka canlılarca yenilerek yok olur ve eğer parçalanmamışsa,
kabuğun içi kum, kil, kireç gibi tortularla dolar (Şekil 9); üzerleri
de yeni tortu katmanlarıyla örtülür. Denizde milyonlarca yıl içinde üst
üste biriken bu katmanlar kendi ağırlıklarının etkisiyle içlerindeki
suyu kaybedip sertleşerek kaya haline gelirler. Bu olay sırasında kaya
içinde kalmış ve içi tortuyla dolmuş (dolgu) deniz kabuğu da sertleşir ve o canlının bir tür taştan gövdesi haline gelir (Şekil 10). Bu nedenle bu tür fosillere dolgu fosili (veya
gövde fosili) adı verilir. Kabuğun kendisi korunmuş olabileceği gibi,
fosilleşmenin ileri aşamasında veya ortamın kimyasal özelliklerine
bağlı olarak tamamen çözülüp yok olmuş, sadece dolgu kalmış da
olabilir. Fosil içeren bu kaya katmanları yerkabuğundaki hareketlerle
yine milyonlarca yıl içinde dağ haline gelir. Jeologlar ve
paleontologlar da arazi çalışmaları sırasında kayalar içindeki
fosilleri bulup ortaya çıkarırlar. Bütün Dünyada bulunmuş fosil stokunun büyük bölümü dolgu fosillerdir.
Dolgu Fosil Örnekleri I
| |
| |
Şekil 9 (solda)- Lamellibranşlardar-iki kabuklu yumuşakçalardan, midye grubundanbir
örnek. Jeolojik olarak çok genç (Pliyosen devresi, 5 milyon yıl)
katmanlar içinde bulunmuş; içindeki dolgu malzemesi tam taşlaşmamış,
kabuğun kendisi de korunmuş. Bir anlamda fosilleşmenin tam olgunlaşmamış
hali diyebiliriz. Kabuk içi dolgusu kırmızı okla işaret edilmiştir
(paleodirekt.com).
Şekil 10 (sağda)- 180 milyon yıl yaşında (Jura devri) Lamellibranşlardan bir
başka örnek. İşaretler: Kırmızı ok dolgu fosil, yeşil ok kabuklu
kalıp fosil, beyaz ok bir kısmı kopmuş bir ammonit fosili
(paleodirekt.com). Yukarıdaki Şekil 1’e de bakınız.
|
Dolgu Fosil Örnekleri II
| |
| |
Şekil 11 (solda)- Ressam tarafından hayali olarak çizilmiş, 180 milyon yıl önceki Jura denizinde yaşayan köpek balığı ve yanındaki ammonit. Ammonitler Devoniyen’de (410 milyon yıl) ortaya çıkmış ve Kretase sonunda (65 milyon yıl) nesilleri tükenmiş kabuklu
ve kafadan bacaklı yumuşakçalardandır. Günümüzde yaşayan akrabaları
Nautilus, Mürekkep Balığı, Ahtapod gibi canlılardır. Ammonit fosilleri
en bol bulunan fosiller arasındadır (resim karencarr.com’dan
alınmıştır).
Şekil 12 (sağda)- Arazide arka plandaki katmanlardan çıkarılmış ve henüz tam temizlenmemiş bir ammonit fosili (discoveringfossils.co.uk).
|
Dolgu Fosil Örnekleri III
| |
| |
Şekil 13 (solda)- Çıkarıldığı kayalardan arındırılarak laboratuara konulmuş büyük bir ammonit fosili
(paleodirekt.com). Çapı yaklaşık 60 cm. Ammonit fosillerinin 1 cm’den
küçük olanları olduğu gibi, nadir olarak 2 m boyutunda olanları da
bulunmuştur.
Şekil 14 (sağda)- Bir yengeç fosili.
Solda sırt, sağda karın görünüşü, yaklaşık 60 milyon yıl (Eosen),
Suşehri. Kaynak Y. Tatar& N. İba 1986, E.Ü, Journal of Science
Faculty.
|
6.2. Kalıp fosiller
Öldüklerinde
henüz tam sertleşip taşlaşmamış tortular üzerine düşen canlıların,
kendi üzerlerinde biriken katmanların da ağırlığı ile, alttaki katman
üzerinde dış yüzeylerinin bir kalıbı, bir baskısı oluşur. Bunu bir
anlamda soğuk damga olayına benzetebiliriz. Canlının gövdesi sonraki
jeolojik süreçte tamamen çözülür veya başka bir yolla yok olursa,
geriye sadece bu kalıbı kalır. Bu kalıntılara kalıp fosil denir (Şekil 15 – 17). Kalıp fosillere dolgu fosilleri kadar sık rastlanmaz .
Kimi
durumlarda bir dolgu fosili kaya içindeki yerinden kaldırılıp
çıkarılınca, geride yine dış yüzeyinin bir negatif kalıbı kalır. Bu
kalıntı da bir kalıp fosil demektir (Şekil 17).
Hayvanlara
ait kalıp fosiller bulunabildiği gibi, bitki dallarına ve
yapraklarına ait kalıp fosiller de bulunabilmektedir (Şekil 18).
Kalıp Fosil Örnekleri I
| |
| |
Şekil 15 (solda)- Ohio’da bulunmuş, 350 milyon yıl (Alt Karbonifer devri) yaşlı bir kumtaşı içinde Aviculopecten denilenkabuklu bir yumuşakçanın kalıp
fosili (en.wikipedia.org). Kabuklu hayvan öldükten sonra deniz dibinde
henüz taşlaşmamış kum katmanı üzerine düşmüş, et kısmı ve üst kabuk
yok olmuş, alt kabuk katmanlar arasında kalarak fosilleşmiştir. Bu
örnekteki fosilleşme kireçli kabuğu da çözüp yok etmiş, geriye kalıbını
bırakmıştır.
Şekil 16 (sağda)- Dickinsonia adı
verilen bir kalıp fosil. Bu fosilin örnekleri Güney Avustralya’da ve
Rusya’nın kuzeyinde 650-540 milyon yıl yaşlı Vendian katmanları içinde
bulunmaktadır. Tam olarak nasıl bir canlıya ait olduğu
belirlenememiştir. Kimilerine göre günümüzde yaşayan ve Spinther adı
verilen solucan türüne benzerliği nedeniyle, bir solucan türü fosilidir.
Kimi araştırmacılara göre de bu fosil mercan türü bir canlıya aittir
(indiana.edu).
|
Kalıp Fosil Örnekleri II
| |
| |
Şekil 17 (solda)- Bir ammonit fosili. Sağda ammonitin dolgu fosili.
Bu dolgu fosil, içinde bulunduğu kaya katmanından çıkarılmak üzere
yerinden kaldırıldığında altta, solda görüldüğü gibi, fosilin dış
yüzeyinin bir negatif kalıbı kalır. Tek başına alındığında bu da bir kalıp fosil niteliğindedir (petrifiedwoodmuseum.org).
Şekil 18 (sağda)- Kalıp fosiller genellikle kil, mil gibi ince zerreli tortular üzerinde oluşur. Örneğin bu resimde görülen bitki yaprağı kalıp (baskı, impression) fosili Tenessee Puryear’de kiltaşı ocaklarında bulunmuştur (ucmp.berkeley.edu).
|
6.3. Kemik fosiller
Kimi
durumlarda ölen omurgalı hayvanların üzerleri tortularla örtüldükten
sonra, aradan geçen jeolojik süreçlerde hayvanın kemikleri dışında tüm
artıkları zamanla çürüyerek veya başka canlılar tarafından yenilerek
yok olur ve sadece kemikleri kalır. Zayıf olan bazı kemikler de,
üzerlerinde biriken katmanların ağırlıklarının ve/veya ortamın kimyasal
özelliklerinin etkisiyle çözülüp yok olabilir ve geriye fosil olarak
güçlü kemikler kalır. Bu kalıntılara kemik fosiller denir. Kimi
durumlarda da çözülen kemiklerin ortaya çıkardıkları boşluklar tortul
malzeme ile doldurulur ve kemik yerine onların birebir taşlaşmış
halleri fosil olarak günümüze gelir. Kemik dışında kimi canlıların dişleri
de, yine kemiklere benzer özellikler taşımaları nedeniyle,
fosilleşebilir. Aşağıdaki örnekler bu konuda somut fikir vermek üzere
seçilmiştir.
Kemik fosil örnekleri I
| |
| |
Şekil 19 (solda)- Utah’ta (ABD) Dinozor Milli Parkı’nda bulunmuş 140 milyon yaşlı (Alt Kretase) dinozor kemikleri(cpluhna.nau.edu).
Kimi dinozor fosil yataklarında bulunan kemiklerle tam dinozor
iskeletleri oluşturularak müzelere konulmuştur.
Şekil 20 (sağda)- Lübnan’da bulunmuş 95 milyon yaşlı (Orta Kretase) bir balık (Aipichtys velifer) fosili. Büyüklüğü
yaklaşık 10 cm (lowcountrygeo-logic.com). Bu örnekte görüldüğü gibi
balığın kemikleri ve kılçıkları fosilleşebilmekte; kimi durumlarda
bunlar da molekül molekül çözülerek yerleri, biçimleri bozulmadan
birebir şekilde kireçli, demirli veya silisli çözeltilerle
doldurulmaktadır.
|
Kemik fosil örnekleri II
| |
| |
Şekil 21 (solda)- Köpek
balığı dişi fosilleri. Avustralya’da, yaklaşık 10 milyon yıl yaşlı
kumtaşı içinde bulunmuştur. Büyüklükleri 2-3 cm kadardır. Dişler bileşim
bakımından tam olarak kemiklerle aynı özellikte olmasalar da,
dayanıklılıkları nedeniyle kemikler gibi fosil olarak korunabilmektedir
(sharkattacks.com).
Şekil 22 (sağda)- Fransa’da La Ferrassie bölgesinde, 1909 yılında R. Capitan tarafından bulunmuş, 70.000 yıl yaşında olduğu tahmin edilen,Homo neanderthalensis insan kafatası fosili. Kafatasındaki parçaların bütünleştirilmesi için bir dolgu malzemesi kullanılmıştır. Fosil, bulunduğu yerin adıyla, Ferrassie olarak adlandırılmıştır (en.wikipedia.org).
|
6.4. İz fosiller
Geçmişte
yaşamış hayvanların doğrudan kendi vücutlarına değil, yaşamları ve
hareketleri sırasında yaşam ortamlarında bıraktıkları çeşitli izlere ait
fosillere iz fosil denilmektedir. Örneğin
hayvanların deniz dibinde kum içinde veya üzerinde oluşturdukları ve
bıraktıkları kanallar, oyuklar ve izler; tortularla dolup üzerleri
örtüldüğünde, aradan geçen jeolojik süreçte bu dolgular birer fosil
olarak ortaya çıkarlar. Karalarda da özel koşullarda hayvanların, son
birkaç milyonluk dönemde de insanların ayak izi fosilleri bulunmuştur.
Aşağıdaki seçilmiş örnekler bu konuda bir fikir verebilecektir.
İz fosili örnekleri I
| |
| |
Şekil 23 (solda)- Ophiomorpha adı verilen iz fosil örneği. Utah’ta
(ABD) A.J. Martin tarafından bulunmuştur. Yaklaşık 120 milyon yıl
yaşındadır (Kretase devri). Deniz dibinde yaşayan kimi canlılar kum
içinde sığınak ve barınak olarak oyuklar, tüneller açarlar. Kum katmanı
içindeki bu tür boşluklar sonradan tortularla dolabilir. Bu dolgularla
ana katman birlikte sertleşip taşlaşırken dolgular ana kayadan farklı,
dallı–budaklı çubuklar gibi bir görünüm kazanırlar. Bunlar canlının
kendi vücudunun değil, hareketlerinin, yaşam mekanlarının vb fosilleri
olduğundan iz fosil olarak adlandırılırlar (envs.emory.edu).
Şekil 24 (sağda)- Climactichnites adlı iz fosiller. Salyangoz
benzeri hayvanlara ait izler olduğu tahmin edilmektedir. Orta
Wisconsin’de (ABD) , bir taşocağında, yatay tabakalı, yaklaşık 500
milyon yıl (Üst Kambriyen) yaşlı kumtaşı katmanı üst yüzeyinde
bulunmuştur. Sol ortadaki cetvel 40 cm’dir (en.wikipedia.org).
|
İz Fosil Örnekleri II
| |
| |
Şekil 25 (solda)- Chirotherium veya Cheirotherium adı verilen ve dinozorların öncüsü olarak yorumlanan bir hayvanın ayak izleri. Almanya’da
Türingen bölgesinde 243 milyon yıl yaşlı (Orta Triyas) kırmızı
kumtaşında bulunmuştur. Ayak izinin bir el benzeri beş parmaklı oluşu
dikkat çekmektedir. Benzerleri Kuzey Amerika ve Afrika’da da bulunmuştur
(en.wikipedia.org).
Şekil 26 (sağda)- İnsan ayak izi fosili. Manisa
Salihli ilçesi Demirköprü Barajı batısında, ilki 1969’da bulunmuştur.
Resimde bölgede bulunan çok sayıdaki izlerden bir örnek görülmektedir.
Bölgede ayak izlerinin yanında, hayvan ayak izlerine, insanların
taşıdığı yük izlerine ve insanların yere oturma izlerine de
rastlanmıştır. Laboratuar incelemeleri izlerin 20.000 yıl yaşında
olduğunu göstermiştir. Bölge volkanik bir alandır. Henüz tam
sertleşmemiş volkanik kül katmanı üzerinde yürüyen insanların
bıraktıkları izler henüz bozulmadan, yeni bir kül katmanı ile örtülmüş,
sonraki dönemde bunlar sertleşerek izlerin fosilleşmesi sağlanmıştır
(turkiye-resimleri.com, tr.vikipedia.org).
|
6.5. Tüm vücut fosilleri
Fosiller
aleminde çok az oranda da olsa, canlı öldükten sonra vücudunun
tamamının fosil olarak korunduğu durumlara rastlanmaktadır. Bunlara tüm vücut fosili adı verilir. Tüm vücut fosillerinin oluştuğu başlıca iki ortam söz konusudur.
Birincisi
kimi ağaç türlerinden yavaş yavaş sızarak çıkan ve yapışkan olan
reçine ortamı. Böcekler, örümcekler, örümcek ağları, solucanlar,
kurbağalar, kabuklular, bakteriler, amipler, ağaç dalları ve
yaprakları, tüyler, çiçek tozları gibi canlılar ve canlı parçaları
ağaçların reçinelerine yapışıp kalırlar. Daha sonra ağaçtan akıp gelen
reçineyle üzerleri de örtülür. Zamanla uygun koşullarda katmanlar
altında kalan reçineler sertleşip, bir anlamda taşlaşır. Reçinenin bu
haline kehribar (= amber) denir. Kehribar içindeki canlılar ölmüş
olarak, fakat tüm vücutları ve hatta iç organları ile fosil haline
gelmiş demektir (aşağıdaki örnek 1 ve 2). Keşfedilmiş en eski kehribar
fosili 320 milyon yıl yaşında (Üst Karbonifer).
İkincisi
yerkabuğunun donmuş ve çok uzun süreler (günümüze kadar) donmuş
durumda kalmış bölgeleri. Bu tür bölgelerde rastlanan tüm vücut
fosilleri son 5 milyon yıl gibi daha genç jeolojik dönem içinde
kalmaktadır. Buzul yarıklarına düşmüş veya donmuş bölge topraklarına
gömülmüş canlılar ölüp kısa sürede donmakta ve ortam donmuş halde
kaldığı sürece bu özelliklerini, yani donmuş tüm vücut fosili
özelliklerini, korumaktadırlar. Bu nitelikte bulunan fosillerin
başlıcası yaklaşık 4000 yıl kadar önce nesilleri tükenmiş olan, kimi
özellikleriyle bugünkü fillere benzeyen ve mamut adı verilen hayvan
fosilleridir (aşağıdaki örnek 3).Karides, penguen gibi hayvanlara ait
donmuş fosiller de bulunmuştur. 1991 yılında Avusturya-İtalya sınırında
Alplerdeki bir buzul içinde bulunmuş ve buzadam (Ötzi) adı verilen
5300 yıllık tek insan fosilini de bu sınıftan sayabiliriz.
Tüm Vücut Fosili Örnekleri I
| |
| |
Şekil 27 (solda)- Batlık Amber (kehribar) içinde karınca tüm vücut fosili. Büyüklük 7 mm. Yaş
40-50 milyon yıl. Kehribar reçinenin sertleşmiş, fosilleşmiş halidir.
Reçine yumuşakken üzerine yapışan böceklerin üstü, ağaçtan akıp gelen
reçinelerle kapatılır. Reçinenin kehribara dönüşmesi sürecinde, içinde
hapsolmuş böceğin hiçbir kısmı çürüyüp yok olmaz, böcek tüm vücut
haliyle fosilleşmiş olur (en.wikipedia.org).
Şekil 28 (sağda)- Kehribar içinde bir kanatlı böcek tüm vücut fosili.
Latince adı Diptera. Polonya’da 50 milyon yıl yaşlı Baltık kehribarı
(amber) içinde bulunmuştur. Büyüklüğü 2 mm’dir. Böceğin bacaklarındaki
çok minik tüylerin ve saydam kanatlarının da çok net olarak seçildiği
dikkat çekmektedir (amberabg.com)
|
Tüm Vücut Fosilleri II
| |
| |
Şekil 29 (solda)- Kehribar içinde örümcek tüm vücut fosili, Büyüklüğü yaklaşık 2.2 cm. 40-50 milyon yıl yaşındaki Batlık amberi içinde bulunmuştur (en.wikipedia.org).
Şekil 30 (sağda)- Sibirya’nın donmuş bölgesinde bulunmuş, son buzul devrinden kalma mamut yavrusu tüm vücut fosili,10.000
yıl yaşında (New Scientist 2007.07.11). Mamutlar fillere benzeyen
hayvanlardır. Günümüzden önce 4.8 milyon yılla 4000 yıl arasında
yaşamışlar, 4000 yıl önce nesilleri tükenmiştir. Mamutların tüm vücut
fosilleri son buzul devrinde buzlar altında kalan Kuzey Sibirya gibi
donmuş bölgelerde bulunmuştur. Bulunanlar arasında 37.000 yıl yaşında
olanlar da saptanmıştır (en.wikipedia.org).
|
Soru 7- Fosiller hakkında önemli kimi satırbaşı bilgileri nelerdir?
1. Günümüze
kadar bilinen en yaşlı fosil Grönland’da Ishua yeşil kayalarında
keşfedilmiş ve bakteri fosili olarak yorumlanmış, 3.8 milyar yıl yaşlı
bulgulardır. Bu bulgu Yeryüzünde yaşamın bakteri düzeyinde en az 3.8
milyar yıl önce başladığını göstermektedir.
2. En yaşlı balık fosili 530 milyon yıl yaşındadır. Çin’de bulunmuştur.
3. En büyük dinozor fosili Sauroposeidon adlı dinozora aittir. 18 m’dir, ağırlığının 60 ton olduğu tahmin edilmektedir.
4. En
büyük köpek balığı fosili Megalodon (Büyükdiş) olarak adlandırılan
türe aittir. Uzunluğu 40-50 feet, ağılığının 48 ton olduğu tahmin
edilmektedir. Megalodon 4.25 – 1.5 milyon yılları arasında yaşamış ve
nesli tükenmiş bir köpek balığı türüdür.
5. En büyük ammonit fosili Pachydiscus seppenradiances adı verilen bir türdür. Almanya’da bulunmuştur. 2 m çapındadır.
6. Ammonitlerle akraba
bir başka kabuklu, kafadan bacaklı yumuşakça olan Nautiloid’in bulunan
en büyük örneğinin uzunluğu 3.5 m’dir. Bu türün kabuğu ammonitlerinki
gibi spiral sarımlı değil, ince huni gibi düz ve uzundur.
7. Yaklaşık
550 milyon yıl öncesine kadar canlılar dünyasında
çeşitlilik bakterilerden, tek ve çok hücreli alglerden ibaret kalmış;
Kambriyen devri başlangıcından, yani yaklaşık 550 milyon yıl önce 25
milyon yıl gibi çok kısa süre içinde çeşitlilik artmış, bilinen hayvan
Şubelerinin hemen hemen hepsi ortaya çıkmıştır. Paleontoloji biliminde
bu gelişmeye Kambriyen Patlaması denilmektedir.
8. Fosil bulguları en eski insan atalarının yaklaşık 2.4 milyon yıl önce yaşadıklarını ortaya koymaktadır. Modern insan (Homo sapiens sapiens) ise yaklaşık 200.000 yıl önce sahneye çıkmıştır.
Eğitim : Ödev / Ders / Proje / Tez / Çizim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ders,plan,proje,performans,ödev