1.ÜNİTE
GELİR VERGİSİYLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE MÜKELLEFİYET
GELİR VERGİSİYLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE MÜKELLEFİYET
Ünite İle İlgili Bilgi:
Bu ünitede gelir üzerinden alınan ve sübjektif nitelikte olan gelir vergisi konusu işlenecektir. Gelir vergisinin ana yapısını oluşturan bu ünitede; Gelir vergisinin türleri, Gelir vergisinin konusu, Geliri tanımlayan teoriler, Gelir vergisinin mükellefleri üzerinde durulacaktır. Genelde sorular gelirin özelliklerinden, gelir teorilerinden, mükellef çeşitlerinden gelmektedir.
Türkiye’de gelirlerin vergilendirilmesine 1926 yılında 755 sayılı Kazanç Vergisi Kanunu ile başlamış ve değişikliklere uğrayarak 1961 yılında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu uygulamaya konmuştur.
Gelir vergileri emek, sermaye, emek + sermaye karışımı gelirlerin ayırma ilkesine dayanarak ayrı ayrı vergi yüklerine tabi tutulabilme imkânı sağlayabilmektedir.
Gelir vergilerini uygulama alanları bakımından üniter ve sedüler vergiler olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Bunların dışında birleşik gelir vergisinden de söz edebiliriz. Üniter Gelir Vergisi, sübjektif karakterli bir vergidir. Bu tür vergilendirmeden elde edilen gelirlerin tümü toplanır ve bu toplamdan; En az geçim indirimi, özel indirim, bağış ve yardımlar, yapılan giderler düşülür. Bulunan toplam tutara artan oranlı vergi tarifesi uygulanır. Üniteler vergilenmede, mükellefleri ödeme gücüne göre vergilendirme ve vergi adaletinin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’de 1950 yılından beri üniter gelir vergisi uygulanmaktadır. Sedüler Gelir Vergisinde, gelirler çeşitli kategorilere ayrılmış olup her kategori ayrı ayrı vergilendirilir. Sedüler gelir vergilerinde düz oranlı tarife uygulanır. Birleşik gelir vergilerinde çeşitli kaynaklardan elde edilen gelirler sabit oranlı ve ayrı ayrı tariflere tabi tutularak vergilendirilir. Daha sonra toplam gelir yeniden artan oranlı tarifeye tabi tutularak vergilendirilir.
Geliri tanımlayan iki teori vardır.
Ø Kaynak Teorisi : Üretim kaynaklarının (emek, sermaye, doğal kaynaklar, teşebbüs) sürekli olarak üretim sürecine sokulması sonucu elde edilen gelirlerdir.
Ø Net Artış Teorisi: Bu teoriye göre kişilerin sahip olduğu değerlerde artış yaratan her türlü fazlalıklardır. Miras, bağış, yardım, piyango ikramiyesi, kumar kazançları, öz tüketim ile diğer kazanç ve iratlar net artış teorisine göre gelir sayılmıştır. Gelir vergisi kanunumuz ilk 6 gelir unsurunda Kaynak Teorisini 7. unsurda Net Artış Teorisini benimsemiştir.
Gelir: Gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.
ü Gelir Kişiseldir.
Gerçek kişilerin elde ettikleri gelirler gelir vergisine tabi olup, tüzel kişilerin elde ettikleri gelirler ise genelde kurumlar vergisine tabidir.
ü Gelir Yıllıktır.
ü Gelir Gerçektir.
Genel olarak vergiye tabi olan gelirler gerçek usulde tespit edilir. Mükelleflerin gerçek gelirleri muhasebe düzenine göre tutulan defterlerden tespit edilir.
ü Gelir Safidir.
Elde edilen gayri safi gelirden kanunun kabul ettiği giderler (belgeye dayalı giderler) düşüldükten sonra safi (net) kazanç vergilendirilir.
Safi kazanç = G.S.H. – Giderler
Gelir elde edilen gerçek kişiler gelir vergisinin mükellefidir. Yasal olmayan işlerden elde edilen gelirler (Kumarhane işletilmesi, tefecilik yapılması) vergi adaleti bakımından vergi mükellefiyetini doğurur.
Türkiye’de yerleşmiş sayılanlar, Türkiye’de ikametgâhı olanlar tam mükellef sayılır. Tam mükellefler Türkiye ve Türkiye dışındaki tüm gelirleri üzerinden Şahsilik İlkesine göre vergilendirilir. Ön şart T.C. vatandaşı olmaktır. Türkiye’de ikametgâhı olmayan ve bir takvim yılı içinde Türkiye’de 6 aydan az kalan yabancı uyruklular dar mükellef sayılır. Dar mükellefler Mülkilik İlkesine göre sadece Türkiye’deki kazançları üzerinden vergilendirilir.
Tam ve Dar Mükellefiyetin Doğurduğu Sonuçlar:
Tam Mükellef Dar Mükellef
v İhracat istisnasından yararlanamaz. Yararlanır.
v Sergi, fuar, panayır satışları vergiye tabidir. Vergiye tabi değildir.
v Diplomat ve ücret istisnasından yararlanamaz. Yararlanır.
v Sakatlık indiriminden yararlanır. Yararlanamaz.
v Matrahtan sigorta primi indiriminden yararlanır. Yararlanamaz.
Mükellef için vergi borcunun, vergi dairesi için vergi alacağının doğabilmesi için vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi yeterlidir. Verginin tarhına gerek yoktur.
Ø Gelirin Tahakkuku : Gelirin kesinleşmesidir.
Ø Gelirin Tasarrufu : Gelirin nakden veya hesaben kişinin patrimuanına katılmasıdır.
Ticari, zirai, menkul sermaye iratlarında tahakkuk, serbest meslek kazancı, ücret, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarda tahsil esası geçerlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ders,plan,proje,performans,ödev